Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Yeniden Düzenlenmelidir | Saadet Partisi
 
   

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Yeniden Düzenlenmelidir

03.6.2020

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Yeniden Düzenlenmelidir

Genel Başkan Yardımcımız Yılmaz Bayat, Türkiye’nin yaşadığı sorunlarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Yılmaz Bayat, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Ülkeyi birleştirecek Cumhurbaşkanlığı makamı, ülkeyi kutuplaştıran, ayrıştıran, ötekileştiren ve düşmanlaştıran bir makama evrilmiştir. Sadece uygulama olarak değil, kanunen de Cumhurbaşkanı’nın mensubu olduğu partisi ile de ilişiğinin kesilmesi şartı konulmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Bayat, yaptığı basın açıklamasıyla ülke gündemine dair konuştu. Açıklamasında Bayat, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başta olmak üzere artan kutuplaşmanın bir an önce bitirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ülkenin seçimlerden yorulduğunu belirten Bayat, “Seçimlerin bitmiş olmasına rağmen hâlâ aynı tutumun sürdürülüyor olması da ayrıca esef vericidir. Bu durum milletimize ve ülkemize yapılacak en büyük kötülüktür. Siyasi partiler; halkı birbirine düşman etmek için değil. Halka daha iyi hizmet etmek için oluşturulmuş kurumlardır” dedi.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ YENİDEN DÜZENLENMELİ

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yeniden masaya yatırılması gerektiğini söyleyen Bayat, ”Cumhurbaşkanının aynı zamanda parti genel başkanı olması seçimlerin en büyük handikabı olmuştur. Cumhurbaşkanı, cumhurun, yani topyekûn milletimizin başkanı olması, her ferdi, her düşünceyi ve her inancı kucaklaması gerekirken, seçim kazanma arzusu ile ve tabii olarak, ‘parti genel başkanı’ sıfatıyla ancak kendi partisinin dahil olduğu grubu öncelemiş ve milletin kalan bölümünü dışlayan ve aşağılayan bir üsluba yönelmiştir.

Ülkeyi birleştirecek cumhurbaşkanlığı makamı, ülkeyi kutuplaştıran, ayrıştıran, ötekileştiren ve düşmanlaştıran bir makama evrilmiştir. Sadece uygulama olarak değil, kanunen de cumhurbaşkanının mensubu olduğu partisi ile de ilişiğinin kesilmesi şartı konulmalıdır. Bu seçimde gördük ki bütün bakanlar iktidar partisinin mensubu olarak seçimlerde görev yaptılar ve çalışmalarında devlet imkânlarını sonuna kadar kullandılar. Bu durum seçime katılan diğer siyasi partiler açısından adaletsiz bir durum ortaya koydu. Bu adaletsiz ve çarpık durumunda yeni düzenleme ile düzeltilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

EKONOMİ ÜRETİME DAYALI OLMALI

Bayat, ülkemizin de yer aldığı bölgede tehlikeli gelişmelerin olduğuna işaret ederek, söz konusu duruma ilişkin devlet ve millete önemli sorumluluk düştüğünü kaydetti. Bayat, “Bir devletin en önemli gücü kendi kültür ve medeniyetine bağlı ve milleti ile gurur duyan, eğitim ve kültür seviyesi yüksek, başka düşünce ve görüşlere saygılı davranan, sevginin, muhabbetin ve müsamahanın hâkim olduğu, birlikte yaşamayı öğrenmiş bir toplum olmaktır. Türkiye’nin bu noktada normalleşmeye ihtiyacı var. Bu konuda en büyük görev ve sorumluluğun Sayın Cumhurbaşkanı’na düştüğüne inanıyorum. Bilgi ve teknoloji üreten bir toplum olmaktır. Üretime dayalı güçlü bir ekonomiye sahip olmaktır. Kendi silahı ile silahlanmış, caydırıcı gücü yüksek, milleti ile barışık bir orduya sahip olmaktır” diye konuştu.

PARTİZANCA ATAMALAR GENÇLERE ZARAR VERİYOR

Bayat, iş alımlarında partizanlık yapıldığını ve bunun gençlere zarar verdiğini dile getirerek, “Devlet çok büyük oranda üretimden çekilmiş olması, tarımın gerilemesi ve özel sektörün de üretimde yeteri kadar gelişmemiş olması sebebiyle iş imkânı ancak hizmet sektöründe, devlet işlerinde ve belediyelerde bulunabilmektedir. Bu durum elbette işsizliğin önlenmesi için bir çözüm olamaz. Ancak eleman alınırken partizanlık yapılması, işin ehline verilmeyip partizanca atamaların yapılması, gençler arasında ‘okuyacağım, kendimi geliştireceğimde ne olacak, görmüyor musunuz torpili olan işe giriyor, torpili olan yükseliyor’ gibi düşüncelerin yaygınlaşmasına sebep oluyor. Bu yaklaşım, gençlerimiz için eğitimin önemini ortadan kaldırıyor. Gençlerimizin önemli bir kısmı sadece askerlik için üniversiteye gidiyor ve çocuklarımızın geleceğini ve tabii ki ülkemizin geleceğini riske atıyoruz” dedi.