Eğitimde Karmaşa ve Kaos Yaşanıyor!

22.9.2020

Eğitimde Karmaşa ve Kaos Yaşanıyor!

Değerli Basın Mensupları

Bildiğiniz gibi Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının görülmesinden sonra okullar yüzyüze eğitime kapatılarak, uzaktan eğitime geçildi. O tarihten bugüne kadar da bu şekilde geldi. Bugün itibariyle okul öncesi eğitim ve ilkokul 1. sınıflarla sınırlı olmak üzere, haftada önce 1 gün, sonra 2 gün yüzyüze eğitim yapılacak. Bunun dışında kalan bütün sınıflar, artı yükseköğretim, belirsizliğini koruyor. 

Eğitim dendiği zaman elbette yüzyüze eğitim akla gelir. Ancak salgın bir türlü durdurulamadığı için de zorunlu olarak çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin sağlığını korumak adına bu tarz eğitim şekilleri gündeme gelmiştir. 

Uzaktan eğitim uygulayan bazı ülkeler, bu sürecin daha verimli olması için ücretsiz internet, bilgisayar ve tablet dağıtımı, bant ağını genişletme, ailelere eğitim desteği sağlama gibi destekler devreye koymuşlardır.

Ülkemizde ise uzaktan eğitime geçildikten sonra uygulamada pek çok sorun oluştu. Hem teknolojik imkânlardaki yetersizlikler, hem de internete erişim olanaksızlıkları, uzaktan eğitimi olumsuz olarak etkilemiştir.

Bu süreçte üniversitelerin kapasitesi ve alt yapısı da uzaktan öğretime uyumda farklılıklar göstermiştir. Öğrenciler mesleki becerilerini geliştiremeden ve uygulama eğitimlerini tamamlayamadan bir üst sınıfa geçmiş ya da mezun edilmiştir. 

Eğitim alanında tam bir karmaşa ve kaos yaşanıyor. Zaten iktidarın 18 yıllık eğitim karnesi malum. Ak Parti, Milli Eğitim’de 7 kez bakan değiştirmiş, onlarca kez de sistem ve müfredat değişikliği yapmıştır. Bu sayılar zaten eğitimdeki ciddiyetsizliği ve karmaşayı ortaya koymaya yetiyor. 

Bunların üzerine eğitimde bu süreci de iyi planlayamadılar ve yönetemediler. Mart ayından beri çelişkili açıklamalar, çelişkili kararlar durumu iyice içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Milli Eğitim Bakanlığı topu Bilim Kurulu'na, Bilim Kurulu Cumhurbaşkanlığı'na, Cumhurbaşkanlığı YÖK'e atıyor. Ne öğretmenler, ne öğrenciler, ne de veliler, yarınını göremez durumda. 

Öğrencilerin sayısı azımsanmayacak bir bölümü, uzaktan eğitimden yeteri kadar faydalanamadı. Pandemi sürecinde eğitimde fırsat eşitsizliği kendini daha da belirgin olarak ortaya koydu. Halkın farklı sosyoekonomik imkânları göz önünde bulundurulduğunda olumsuz durumda olan ailelerin çocukları uzaktan eğitime dâhil olamadı. 

Milli Eğitim Bakanlığı, uzaktan eğitime dâhil olamayan çocukların uygulamalardan faydalanabilmesi için gerekli önlemleri acilen almalıdır. Bilgisayar, tablet ve internet erişimi olmayan öğrencilerin sorunları giderilmelidir. Durumu olmayan ailelere teknoloji ve internet erişimi desteği sağlanması en önemli ihtiyaçtır. Ayrıca bu öğrencilerin eğitim açıklarını gidermek için çalışmalar yapılmalıdır. Bunun yanı sıra, imkân bulamadığı için teknoloji kullanım bilgisi olmayan ailelerin uzaktan eğitim araçlarını kullanabilecekleri bilgilendirme çalışması yapılmalıdır. 

Mesleki ve teknik eğitim gören öğrenciler için alternatif yöntemler devreye konulmalıdır. 

Bu süreçte öğrencilerde meydana gelen konu eksikleri, öğrenme kayıpları belirlenerek telafi için planlamalar yapılmalıdır. 

Yüzyüze öğretim süresi ilkokul öğrencileri için mümkün olduğunca artırılmalıdır. 

Sınıf mevcudunun fazla olduğu okullarda öğrencilerin gruplara bölünerek dönüşümlü olarak okula gelmeleri, böylece örgün eğitim ile bağlarının tam kopmaması sağlanmalıdır. 

Verilen derslerin takibi yapılmalı, öğrencilerin ne düzeyde yararlanıp öğrendikleri değerlendirmeye alınmalıdır. Bu değerlendirme öğretmen ve eğitim kurumu bazında çeşitli ölçme araçları ile olabileceği gibi merkezi sınavlarla da olabilir. 

Öğretmenlerimizin, öğrencilerimizin, öğrenci ailelerinin kaygılarını giderecek ve rahatlatacak bir yaklaşımla sorunlar çözüme kavuşturulmalıdır. 

Değerli Arkadaşlar 
Son zamanlarda işadamlarının, meslek örgütlerinin ve sektörel birliklerin açıklamalarına baktığımızda çok ciddi uyarılar yaptıklarını ve büyük kaygılar taşıdıklarını görüyoruz. Artık bazı sıkıntılar saklanamaz hale geldi.
Bazı kesimler için ise artık adeta ‘deniz bitti’ denilecek seviyeye gelindi. Özel okullar başta olmak üzere servisçi, kantinci, kırtasiyeci gibi sektörler işte bu seviyededir. Bunun yanı sıra, esnafa ve işletmecilere verilen kredi destekleri, vergi ötelemeleri gibi konularda da ödemesiz dönem bitti ve ödenmesi gereken borçların yanına yenileri de eklenmiş durumda. Zaten desteklerin çoğu faizli banka kredisi ile birkaç ay borç ertelemeden oluşuyordu. Şimdi o borçların ödenme zamanı geldi ve bu piyasa koşullarında ne kazanç var, ne de ödemeler için elde avuçta olan bir birikim var.

İktidarın ekonomi yönetimine baktığımızda ise mevcut durumun ve problemlerin üzerine düşünmek yerine, verilerde yapılan akıl oyunları ile milletin algılarını etkilemeye çalıştıklarını görüyoruz. Ortada bir sorun olduğunu kabul etmeyip, gerçek ekonomik tabloyu olduğundan farklı yansıttıklarını görüyoruz. 
Bu şekilde davranıp “V tipi düzelme bekliyoruz” açıklaması yapmak, çözüme katkı sağlayabilir mi? Yaşanan ekonomik durumun kötülüğünü görmezden gelip, “en kötüsü geride kaldı” diyerek yanlış bilgiler vermek çözüme katkı sağlayabilir mi? Tüm dünyada ekonomik dengeleri etkileyen bir pandemi gerçeği var, doğru. Ancak ekonomide son yıllarda yaşanan kriz halini tamamen pandemi sürecine bağlamak da, doğru bir yaklaşım olmaz. 

Yanlış ekonomik politikalardan vazgeçmeden, inandırıcı olmayan rakamlarla algı operasyonu yaparak hiçbir şey düzelmez. Üretime yönelik olmayan yatırımlardan uzaklaşılmalı, başta tarımsal üretim olmak üzere, kalkınmaya ve üretime dayalı ekonomiye geçilmelidir.