İmar Barışı Savaş Gibi Yıkıyor

04.11.2020

İmar Barışı Savaş Gibi Yıkıyor

"Kanal İstanbul’a Ayrılması Düşünülen Bütçe, Beklenen Depreme Karşı İstanbul'a Ayrılsın."

 

Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Ahmed Arif’in dizeleri ile gündem konuşmasına başlayan Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısının konusunu İzmir Depremi’ne ayırdı. İzmirlilerle kalbinin bir olduğunu söyleyen Karamollaoğlu, İmar Barışı konusunda sert açıklamalarda bulundu.

'İmar Barışı' için, "adeta savaş gibi sonuçlar doğuruyor" diyen Karamollaoğlu, depremle alakalı iktidara, başkalarını suçlamayı bırakmalarını söyledi. Beklenen Büyük İstanbul Depremi konusuna da değinen Karamollaoğlu; “Kanal İstanbul’a ayrılması düşünülen bütçe, beklenen depreme karşı İstanbul'a ayrılsın” açıklamasında bulundu.

Gündemin son başlığında ise ekonomik depreme değinen Karamollaoğlu, dolar ve euro artışı üzerinden ekonomik depreme bir an önce önlem alınması gerektiği vurgusu yaptı.

İzmir Depremi

Kıymetli basın mensupları; Şair Ahmed Arif’in dizelerinde dediği gibi;  “Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim. Olmalı zaten. Olmazsa insan olmaz yüreğim.”

Bu hafta yüreğimiz İzmir'deydi, İzmir'deki kardeşlerimizleydi. Öncelikle depremde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza Cenâb-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralı çocuklarımıza ve kardeşlerimize ise bir an önce acil şifalar niyaz ediyorum.

Bugün Acımız Var

Acı bir depremle daha karşı karşıya kaldık. Acısı yüreğimizi derin bir şekilde yaraladı. Bugün acılarımız ortadayken; farklı meseleleri uzun uzadıya konuşmayı doğru bulmuyorum.

Bu sebepten dolayı; özellikle deprem konusunda bazı uyarılar yapmak ve birtakım konulara dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Çünkü bizi öldüren, canımızı yıkan deprem değil; ihmal ve sorumsuzluktur!

İmar Barışı Savaş Gibi Yıkıyor

Muhterem arkadaşlar; 'İzmir Depremi' bir kere daha göstermiştir ki; betonlaşma, çarpık kentleşme ve denetimsizlik, en büyük problemimiz. Ne yazık ki; 6.8 şiddetinde bir depremde böyle bir tablo ile karşı karşıya kaldık.  Bakınız açık bir şekilde ifade etmek istiyorum; 'İmar Barışı', savaş gibi yıkıcı sonuçlar doğuruyor!

Bu sonuçlar hepimizin canını yakıyor, giden canlar geri gelmiyor.  Bu problem, ancak ve ancak sorumlu bir yönetim anlayışı ile çözülebilir.  İşin garibi bu durumdan herkes şikayetçi, işin garibi iktidar da bu durumdan şikayetçi! Mesul olanlar da şikayetçi ise; kim çözecek bu problemleri?

Rant merkezli zihniyetten çıkılmadıkça; Türkiye'miz, bu tür acılarla karşı karşıya kalmaya devam edecek.  Elazığ Depremi sonrası yaptığımız uyarılar ortada, sormak istiyorum; o günden bugüne hangi adımlar atıldı, hangi önlemler alındı?

Neden Ölümler Türkiye’de Fazla?

Bakınız burada bir konuya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. 2020 yılında dünyada gerçekleşen depremler ve ortaya çıkan ölüm oranlarından birkaç örnek vermek istiyorum:

-Jamaika: 7.7 / Ölü Sayısı: 0
-Rusya: 7.0 / Ölü Sayısı: 0
-Endonezya: 6.8 / Ölü Sayısı: 0
-Filipinler: 6.6 / Ölü Sayısı: 2
-Elazığ: 6.7 / Ölü Sayısı: 41
-İzmir: 6.8 / Ölü Sayısı: 114, yaralımız: 1035

İşte bu tabloya baktığımız zaman, yukarıda dikkat çekmek istediğimiz husus daha net anlaşılıyor. Ne yazık ki, bir kere daha görüyoruz ki; deprem değil, ihmal öldürüyor!

Başkalarını Suçlamayı Bırakın

Peki bu depremlerin sorumluluğu omuzlarında olanlar ne diyor? "Uzun yıllar ülkeye hakim olan vesayetçi zihniyetin en çok ihmal ettiği alanlardan biri de afetlere dayanıklı yapı inşasıdır" diyerek savunma yapıyorlar!

İktidara sesleniyorum; bugün 4 Kasım 2020, AK Parti 3 Kasım 2002’de iktidara geldi. 2003’te, o zaman depremle alakalı Sn. Erdoğan şöyle diyordu; “yer altında fay kırıklıklarından önce -bağışlayın, söylemek zorundayım- kırılan ar damarlarıdır. Binaların yıkılmasının asıl sebebi; ahlak hırsızlığıdır, demokrasiden çalmaktır, hukuk kapkaççılığıdır, siyaset yan kesiciliğidir ve kamu yönetimi kalpazanlığıdır. Depremde insanlarımızın ölmesi sadece malzemeden çalma hırsızlığı elbette ki değildir, aynı zamanda bir insanlık hırsızlığıdır. Elbette bütün bu olanlar kader diye geçiştirilemez; tedbirli olmak, aklını kullanmak insanın en büyük vasfıdır.”

17 yıl sonra biz, kendisine bu söylediklerini bir daha hatırlatmak istedik.

Bundan Sonrası Ne Olacak

Elazığ ve İzmir depremlerini ne yazık ki, aynı yıl içinde yaşadık. Acımız derin; ama asıl mesele bundan sonra başlıyor.  Yaşadığımız acı, gelip geçecek ve olanları unutacak mıyız; yoksa deprem kuşağında olan ülkemizde bir daha böyle acılar yaşanmaması için ciddi, tutarlı ve el birliği ile çalışmaya mı başlayacağız?

Eğer gerekli adımlar atılmaz ve yaşananlar görmezden gelinirse; bu vebalin altından kimse kalkamaz! Deprem konusunda yetiştirdiğimiz çok kıymetli ilim adamları var, uyarıları ortada. Lakin ne yazık ki; bu uzmanlara kimse kulak vermiyor! Deprem oldu mu; sesleri duyuluyor, sonrasında ise bir daha kendilerine kulak verilmiyor. Esas olan, yapılması gereken; kriz anında değil, krizden sonra da işin ehli insanları dinlemek, önerilerini dikkate almaktır.

Büyük İstanbul Depremi

Kıymetli arkadaşlar; uzmanlarımız sürekli olarak beklenen 'Büyük İstanbul Depremi' hakkında uyarı yapıyor. Şimdi bizim, bu depreme hazırlığımız ne durumda? Allah muhafaza, İstanbul’da yıkıcı bir deprem olursa; bunun altından nasıl kalkılır, hesap ediliyor mu? Ne yazık ki; son yıllarda atılan adımlar, bu konuda bize güven vermiyor.

Aslında ciddi bir adım atılıp, atılmadığı da belli değil! Toplanma alanlarının AVM’lerle doldurulduğu bir şehrin, depreme hazır olduğunu söylemek mümkün gözükmüyor. Buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum; Kanal İstanbul’a ayrılması düşünülen bütçe, İstanbul’a ayrılsın. Baştan sona şehir, depreme hazır hale getirilsin.  Eğer bu yapılırsa; İstanbul, daha emin ve yaşanabilir bir şehir haline getirilecektir.

Deprem Kurulu Tesis Edilmeli

Kıymetli arkadaşlar; deprem tehlikesi, sadece İstanbul için mevcut değil. Ülkemiz, bir deprem kuşağında. Bu sebeple; topyekun hazır bulunmamız gerekmekte. Bunun için özel ve yetkili bir kurul oluşturulmalıdır; afetlerle mücadele üzerine.

Var denebilir; ama bizim söylediğimiz, çok daha etkili ve yetkili bir kurulun tesis edilmesidir. Bu kurula ciddi kaynaklar tahsis edilmeli, uzmanlar görevlendirilmelidir. Bu kurul altında, ülkemizin karış karış depreme hazır hale getirilmesini elzem görüyoruz.

Milletimiz Necip Bir Millet Olduğunu Gösterdi

Basın toplantımıza bir konuya daha dikkatinizi çekerek son vermek istiyorum. İzmir’e gittiğim zaman gördüğüm bir manzara, beni ziyadesi ile memnun etti. Çünkü Türkiye'mizin birçok bölgesinden İzmir’e yardım konvoyları düzenlenmiş, yardım ekipleri ve malzemeleri gönderilmiş olduğunu gördüm; bundan da gerçekten büyük bir memnuniyet duydum.

Bizim milletimiz, zor zamanlarda bir araya gelme erdemine sahip olduğunu bir kere daha göstermiştir.  Aziz ve necip milletimiz, herhangi bir ayrım yapmaksızın; böyle bir facia karşısında kenetlenmeyi başararak örnek bir tavır sergilemiştir.

Birkaç kendini bilmez hadsiz ve dengesizin olur olmaz yaptıkları açıklama ise bu kenetlenme ruhuna asla zarar veremeyecektir. Temennimiz; milletimizin birlik ve bütünlüğünün zeval görmemesidir.  Allah, bizlere bir daha böyle bir acı yaşatmasın.

Genel Değerlendirme

Burada bir genel değerlendirmeye de ihtiyaç var. Ekonomide adeta deprem yaşıyoruz; iş çığrından çıktı! Ekonomi, bu süreçte asla ihmal edilemez. Sn. Bakan’ın; "dolara bakmıyorum" demesinden bu yana dolar 8.50, euro 9.91 seviyesini gördü.

Nereye gidiyoruz; bunu göz önüne almamız gerekmekte. 2002’de dolar 1.6 idi; bugün dolar 5 katını geçti.  Dış borcu 430 milyar doları geçen bir ülkede, bunun ne manaya geldiği çok açık ortada! Bundan dolayı; iktidarın, ekonomide yaşanan depreme karşı acil önlemler alması icap eder.