İKTİDAR MİLLETLE MESAFELİ | Saadet Partisi
 
   

İKTİDAR MİLLETLE MESAFELİ

29.4.2021

İKTİDAR MİLLETLE MESAFELİ

Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısına Kut’ül Amare zaferimizin yıl dönümünü kutlayarak başladı, Ermeni Soykırım’ı tartışmalarını, ülkemizin kötü yönetilmesini, yoksullaşan insanımızı ve çocuklarımızın, gençlerimizin gelecekten duyduğu kaygıyı gündemine alarak değerlendirmelerde bulundu.


Çocuklarımız Yoksullaşıyor Geleceğimiz Çalınıyor

Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Ramazan ayının hayırlar getirmesi temennisinde bulunarak basın toplantısına başlayan Karamollaoğlu; tarihimizdeki şanlı zaferlerimizden olan Kut’ül Amare zaferimizin yıl dönümünü kutladı, şehit ve gazilerimizi rahmetle andı.

Joe Bıden’ın sözde Ermeni Soykırımı iddialarını gündemine alan Karamollaoğlu, Türkiye’nin iftiralarla sıkıntıya sokulacak bir ülke olmadığını vurgularken bunun yanı sıra soykırıma uğrayanların Ermeniler değil Müslümanlar olduğunu söyledi.


Tam kapanma kararını da değerlendiren Karamollaoğlu bu karara karşı olmadıklarını fakat kapanmanın yanında desteğin de olması gerektiğini “Ancak siz insanlara sokağa çıkmayacaksınız iş yerinizi açmayacaksınız, çalışmayacaksınız dediğiniz zaman onların problemlerini çözmekle de mükellefsiniz.” diyerek vurguladı.


Son yıllarda artan yoksulluktan ülkemizde en çok etkilenen kesimlerin başında çocuklarımızın geldiğini vurgulayan Karamollaoğlu verdiği istatistik rakamları ile dakikada 14 çocuğun yoksullaştığını söyledi ve gençlerimizin geleceğe dair ümidinin kalmadığını hatırlatarak Ahmet Hamdi Tanpınar’dan bir iktibas yaptı; "Türkiye, evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor.”

 

 

 

Kıymetli basın mensupları;


Ekranları başında bizi izleyen aziz kardeşlerim, hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum.


Rahmet ikliminin ve mağfiret günlerinin içinden geçtiğimiz ve cehennem azabından kurtuluş müjdesine doğru adım attığımız Ramazan ayının tüm insanlığın ve ülkemizin yaşadığı sorunlara çözüm vesilesi olmasını bir kere daha niyaz ediyorum.

İnşallah bayrama ulaştığımızda gelen günün geçen günü aratmadığı, daha aydınlık ve müreffeh günlere de kavuşmuş oluruz temennisinde bulunmak istiyorum.



Kut’ül Amare Zaferi Tebriki

Sıkıntılı bir dönemde hiç olmazsa geçmişe yönelik güzel bir konuyu dile getirmekten memnuniyet duyacağım.


Bugün Kut’ül Amare Zaferi’nin yıl dönümü.

  1. Dünya Savaşı’nda İngilizlere karşı kazandığımız önemli bir zafer ne hikmetse çocuklarımıza tarih kitaplarımızda bunlar okutulmuyor.

Zor şartlar altında bile zaferlerin kazanılabileceğini hatırlatma yönü ile bu zaferi anmayı bir görev biliyorum.

  1. Dünya Savaşı’nın tüm şehit ve gazilerini rahmet ve minnetle anıyorum.


ABD'nin Yalanları Varsa Tarihin de Doğruları Var

ABD Başkanı Joe Biden, sözde Ermeni Soykırımı yapıldığına dair iddialarda bulunsa da eminim ki Biden da, uzmanlar da bir Ermeni Soykırımı olmadığını biliyorlar.


Tam tersine o dönemde Ermenilerin kendi memleketleri olan Osmanlı’daki Müslüman ahaliye karşı bir katliam yaptıkları kesindir ve delilleri ile sabittir.


Ruslar Anadolu’dan çekildiğinde, yıkılmış köylerde yüz binlerce Müslüman’ın katledildiği ortaya çıktı.


Soykırım demek II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan durumları ifade eder. I. Dünya Savaşı’nda yaşanan tehciri nasıl soykırım olarak kabul edeceksiniz?


Tehciri soykırım olarak vasıflandırır ve dünyaya takdim etmeye kalkarsanız; bu iftiradır, gerçek değildir.


Bizim bu iddialarda bulunan ülkelere karşı ciddi bir politika geliştirmemiz gerekir.


ABD bugüne kadar bu tavrını hep Türkiye’yi etki altında bırakabilmek için sürdüre gelmiştir.


İyi bilmeliyiz ki ABD Türkiye’nin dostu olarak davranmamıştır. Dış politikada çok önemli hadiseler meydana geliyor.


Biden’ın göreve gelmesinin hemen ardından dış politikasını tamamen farklı bir noktaya odaklamış bulunuyor ABD; bu da BOP’tur.


Bu projenin esas adı Büyük İsrail Projesi’dir. İsrail’in kendisine vaat edildiğine inandığı topraklara hakim olmak için önde tuttuğu bir politikadır.


Dikkat edin; ABD Girit’e, Irak’a, Mısır’a ve şimdi de Yunanistan’a yerleşti. Artık İncirlik onu tatmin etmiyor.


Papa keyif olsun, iş olsun diye Irak’ı ziyarete gitmedi. Bu yaklaşan tehlikenin farkına varmak mecburiyetindeyiz.


İlk adım bir araya gelebilmektir. Türkiye 20 senedir bölgemizde bulunan ülkelerle dostluk geliştireceğine ABD işgallerine destek vermiştir.



Tam Kapanma


Muhterem arkadaşlar;


Şu anda Türkiye’mizin en önemli konusu tam kapanma meselesidir. Ülkemiz 17 gün süre ile tam kapanmaya giriyor.


Kovid-19 salgın süreci sebebiyle ne yazık ki her gün yüzlerce canımız gitmekte, on binlerce insanımız hasta olmaktadır.


İktidarın bugüne kadar aldığı tedbirler yetmediği için tam kapanmayı Ramazan’ın son günlerinde olmazsa olmaz olarak gördüler. Burada iktidarı haksız bulmuyoruz, bulamıyoruz da. Olağanüstü tedbirlere ihtiyaç var.


Ancak siz insanlara; sokağa çıkmayacaksınız, iş yerinizi açmayacaksınız, çalışmayacaksınız dediğiniz zaman onların problemlerini çözmekle de mükellefsiniz.


İktidar zecri tedbirler alıp “Gerisi beni ilgilendirmez.” diyemez. Sizin o kepenk açmasın dediğiniz esnafın; banka borcu var, vergi borcu var.


İktidar bunları kale almadan kapanma kararı alırsa Türkiye’yi yönetemediği manasına gelir.


İktidar öyle bir noktaya geldi ki gözü hiçbir sıkıntıyı görmüyor. Böyle bir iktidarın da görev başından seçimle gitmesi icap eder.


Milletimizin bu ülkedeki en büyük sorunu virüsle arasına koyduğu mesafeden ziyade iktidarın milletle arasına koyduğu mesafedir. Millete destek vermeden gidilen kapatma kararı yerinde değildir!


Emeklilere müjde olsun diye “100 lira zam veriyoruz.” dediler. Sanki alay ediyorlar!


Elbette üç beş yerden maaş alanların garibanın halinden anlaması mümkün değil. Hakikaten bilemiyorlar, anlayamıyorlar!


Çağrımızı tekrar etmek istiyorum; bu süreçte her bir vatandaşımıza en azından 1000 lira destek verilmeli en azından kapanma sürecinin sıkıntısı bu şekilde azaltılmaya çalışılmalıdır.


 

Kovid-19’un Yanında Pervasızlık da Pik Yaptı


Ülkemizin içerideki sorunlarına da değinmek istiyorum.


Birileri milyonlarca dolar kripto parayı buhar etti. İktidar da “Nereye gitti bu para?” diyor.


Birileri çıkıp da bu kadar parayı topluyorsa senin de bunu kontrol edecek bir mekanizma kurman gerekmez miydi?


Vatandaş bakıyor ki bu kişiler bakanlarla fotoğraf çektirmişler. Üst kademedeki insanlarla fotoğraf çektirmişler. İnsanlar da zannediyor ki hükümet bunlardan haberdar.


Ben kimseyi fotoğraf çektirdiği için de kınamıyorum. Buradaki durum böyle bir konu mevzu bahisken iktidarın bu paraları denetlememesidir.


Onun için Türkiye’yi yönetemiyorlar. Lütfen aklınızı başınıza alın, biz bu hale nasıl geldik.


Bu sebeple biz iktidarı süratle tüm problemleri çözecek tedbirler almaya davet ediyoruz.



Çocuklarımız Yoksullaşıyor Geleceğimiz Çalınıyor


Kıymetli arkadaşlar;


Sadece ahlaki açıdan değil, ekonomik açıdan da büyük bir bunalımın içerisindeyiz.


Haftalardır sesimizi yükseltiyoruz, milletimizin derdi geçim derdidir, diyoruz. Biz Geçim İttifakı’nı laf olsun diye ortaya atmadık.


Bu milletin canının nasıl yandığını çok iyi bildiğimiz için geçim sıkıntısı çeken milletimizle ittifak yapma kararı aldık.


Toplumumuzun sıkıntı çeken her kesimi ile işsizi, memuru, emeklisi, çiftçisi ile toplumun tüm kesimleri ile kucaklaşıp onların derdine derman olmaya çalışacağız.


Yoksul ailelerin çocukları Türkiye’mizin en büyük dertlerinden bir tanesi. Hakikaten çocukluklarını yaşayamıyorlar.


Doğru düzgün giyinemiyor, beslenemiyorlar. Hele de okula giden çocuklarımız uzaktan eğitimden gerektiği kadar faydalanamıyorlar.


Muhterem arkadaşlarım, ne yazık ki rakamlar üzüntü verici;


Bakınız, bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum:


Türkiye'deki 22 milyon 750 bin 657 çocuğun %33'ü yoksullukla mücadele ediyor.


2017 yılında 6 milyon 893 bin,


2018 yılında 7 milyon 336 bin,


2019 yılında 7 milyon 417 bin çocuğumuz yoksullaşmış görülmektedir.


Bu rakamlar bize dakikada 14 çocuğun yoksullaştığını göstermekte.


Rakamlar böyle olunca gençlerimizin dünyası da ne yazık ki umutsuzlukla kaplanıyor.


Bu sebeple de gençlerimizin; %76'sı daha iyi bir gelecek için yurt dışında yaşamak istiyor.


Her iki gençten biri mutlu olmadığını ifade ederken, %77'si torpilin yetenekten daha etkili olduğuna inanıyor.


Bu demektir ki çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği çalınıyor, gelecekleri ipotek altına alınıyor.


Ne diyordu Ahmet Hamdi Tanpınar; "Türkiye, evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor.”



Türkiye’nin En Büyük Sorunu Geçim Derdidir


Bugün Türkiye’nin en aciliyetli çözülmesi gereken meselesi kaynamayan tencerenin kaynar hale getirilmesidir.


Ekonomik göstergeler üzerinden bazı yerlerde; şu kadar büyüdük, problemlerimizi azaltıyoruz gibi ne olduğunu milletin anlamadığı rakamlarla millete moral vermeye çalışıyorlar.


Her insan kendine bakıyor, benim durumum düne nazaran iyi mi değil mi diye soruyor ve durum iyi değil!


Ama gelin görün, iktidar tek başına bütün dünyaya meydan okuyormuş gibi yapıyor.


Israrla söyledik; Türkiye’de üretime önem veren bir ekonomi politikası belirlenmediği sürece Türkiye sorunlarının hiçbirisini çözemez.


İthalat ihracat dengesini düzeltemez. Tarımda ekilmemiş arazimizin kalmaması icap eder ki gıdayı dışarıdan ithal etmeyelim.


Bu şartlar altında biz halimizi nasıl düzelteceğiz? Bizim dış ticaret açığımız her sene büyüyor. Dış borç ve iç borç aldı başını gidiyor.


Bizim kalkınma, sanayileşme ve üretimi artırma hamlesine ihtiyacımız var. Bu pandemi döneminde en azından çalışamayan insanların geçimini sağlayacak hibeye ihtiyacı var.


Borcunu ödeyemeyen vatandaşımızın borçlarının bir süre ertelenmesine, faizlerinin ortadan kaldırılmasına ihtiyaç var.



Aklımız Almıyor


Öyle bir noktaya geldik ki bir bakanın kendi şirketi ile alışveriş yapmasını aklım almıyor. İnsan bu kadar da olmaz diyor.


Yerine gelenlere bakıyorsunuz aileden sorumlu bakan hanım; bekâr! Gençlerden sorumlu bakan de, dertli olanlarla ilgilenecek dert bakanlığı de ama bir bekârı aileden sorumlu bakan yapma!


Kendi halimizi anlamak için bu örnek yeter de artar zannediyorum.