D-8 Bir Umuttur!

16.6.2021

D-8 Bir Umuttur!

Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında; D-8’in kuruluşunu ve önemini, NATO Liderler Zirvesini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO’da yaptığı açıklamaları, Geçim İttifakı’nda yürütülen ve yürütülecek olan çalışmalarını ele alarak  gündemi değerlendirdi.

Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Milli Görüş’ün merhum lideri ve eski Başbakanımız Necmettin Erbakan’ın temelini attığı “Yeni bir Dünya” projesi olan D-8 Hareketi’nin 24. kuruluş yıl dönümü olması hasebiyle gündemin ilk konusunda kuruluş yıl dönümünü tebrik eden Karamollaoğlu D-8’in bir umut olduğunu söyledi.

Geçtiğimiz Ramazan Ayı’nda Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırıyı hatırlatan Karamollaoğlu, İslam dünyasındaki genel ahvalin içler acısı olması sebebiyle D-8 hareketinin önemine atıf yaptı. Karamollaoğlu D-8 ile ilgili; “İçinde bulunduğumuz bu derin ahlaki, hukuki ve ekonomik krizlerden çıkışın yolu işte budur; tüm insanlığın bu umdeleri yeniden hayata geçirmekten başka çıkar yolu kalmamıştır.” dedi.

NATO Zirvesi ve Biden görüşmelerini de gündemine alan Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadelerini sert dille eleştirdi. Karamollaoğlu, “İçeride başka hangi meseleler konuşuldu da Sn. Cumhurbaşkanı, ülkemizi ilgilendiren bu kadar önemli bir konu için "hamdolsun gündeme bile gelmedi" diyebiliyor? “Bunun hesabını soracağız, diyenler konu gündeme gelmedi diye Cenab-ı Hakk’a dua ediyor.” diyerek Erdoğan’ın sözde soykırım iddiaları karşısındaki tutumuna tepki gösterdi.

Geçim ittifakını da değerlendiren Karamollaoğlu; “Beton, asfalt, rant ve tüketim odaklı ekonomi modelinden vazgeçerek üretim ve istihdam odaklı, doğamıza zarar vermeyen ekonomi modeline geçeceğimize ve çok kısa zamanda vatandaşlarımızın içlerinden gele gele "hamdolsun, iyi ki bu kadrolar iş başında” diyebileceği bir ülkeyi inşa edeceğimize söz veriyoruz.” dedi.

Giriş

Değerli basın mensupları, muhterem arkadaşlar, ekranları başında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımız;

Basın toplantımıza gösterdiğiniz ilgi ve alaka için hepinize teşekkür ediyorum.

Bugün 16 Haziran 2021. Bundan tam 24 yıl evvel, 15 Haziran 1997 tarihinde, öncülüğünü Türkiye’nin yaptığı D-8 Ekonomik İş Birliği Teşkilatı’nın 24. Kuruluş Yıl Dönümü programını dün Ankara’da hep birlikte icra ettik.

Sözlerimin hemen başında, dünkü programımıza iştirak eden tüm misafirlerimize tekrar teşekkür ediyorum.

Ayrıca D-8’in teşekkül etmesi için büyük gayretler ortaya koyarak bu kutlu girişimin başlangıç fitilini ateşleyen Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız başta olmak üzere, bu teşkilatın kuruluşunda emeği geçen herkesi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.

 

D-8 Bir Umuttur!

Muhterem arkadaşlar;

Bugün geldiğimiz noktada D-8'lerin kıymeti çok daha iyi anlaşılmaktadır.

Ne yazık ki bugün İslam dünyası başta olmak üzere tüm dünya kan, zulüm, gözyaşı ve büyük adaletsizliklerin pençesinde kıvranmaktadır.

Çok değil, daha geçtiğimiz günlerde Ramazan ayında, Müslümanların en mukaddes mekanlarından biri olan Mescid-i Aksa’ya, Filistin topraklarına ve Gazze’ye İsrail’in gerçekleştirdiği fütursuz ve acımasız saldırılar hepimizin ve tüm dünyanın gözleri önünde olmuştur.

Suriye ve Libya bugün paramparça, Irak işgalden bu yana hala kendisini toparlayamadı...

Arakan ve Keşmir problemi İslam dünyasının kanayan bir yarası... Bir de Doğu Türkistan var ki yüreklerimiz sızlıyor! Milyonlarca Doğu Türkistanlı kardeşimiz toplama kamplarında tarihin gördüğü en acımasız asimilasyon ile karşı karşıya!

Diğer yandan Avrupa’da ve Amerika’da İslamofobi hızla tırmanmaktadır.

Bugün maalesef geçmişte yaşanmış vahşet, kıyım ve barbarlıkların dahi çok ötesinde ağır bir tablo ile karşı karşıyayız. İşte böyle bir tablo karşısında; D-8 bir umuttur! Tüm dünya mazlumlarının, mağdurların ve mahzunların bu umudunu yeşertmek, 'Yeni bir Dünya' için gayret göstermek ise hepimizin vazifesidir!

D-8’in Kurucu Umdelerini Yeniden Hatırlamalıyız.

Muhterem arkadaşlar;

Bugün milyonlarca insan çeşitli sebeplerle evini, barkını, ülkesini terk etmiş durumdadır.

Dünyanın birçok farklı noktasında çocuk, kadın, yaşlı ayırt etmeksizin yüz binlerce insan zulme ve gadre uğramaktadır.

Milyonlarca insan su, gıda, sağlık ve eğitim gibi birçok temel insani haklarını dahi elde edememektedir.

Ayrıca haksızlıklar, hukuksuzlar, eşitsizlikler ve ahlaki yozlaşma her geçen gün derinleşmektedir.

İşte bu nedenlerle bugün ihtiyacımız olan şey; günü birlik hamasi nutuklar değil, bundan 24 yıl önce D-8’lerin kuruluşunda ortaya konan ufuk ve vizyonu hatırlamaktır.

Bugün zaman; laf değil, icraat üretme zamanıdır.

Rehber alınacak temel prensipler ise şunlardır:

1-) Savaş değil, barış!

2-) Çatışma değil, diyalog!

3-) Çifte standart değil, adalet!

4-) Üstünlük değil, eşitlik!

5-) Sömürü değil, hakça paylaşım!

6-) Baskı ve zulüm değil, gerçek manada demokrasi ve insan hakları!

İçinde bulunduğumuz bu derin ahlaki, hukuki ve ekonomik krizlerden çıkışın yolu işte budur; tüm insanlığın bu umdeleri yeniden hayata geçirmekten başka çıkar yolu kalmamıştır.


NATO ZİRVESİ

Muhterem arkadaşlar;

Basın toplantımıza dış politikanın bir diğer konu başlığı ile devam etmek istiyorum.

Bildiğiniz üzere 14 Haziran'da Brüksel'de NATO Liderler Zirvesi gerçekleştirildi.

Her zaman olduğu gibi bu Zirve'de de insanlığın karşı karşıya kaldığı sorunlara dair somut ve kalıcı sonuçlar yine çıkmadı.

Zirve aldığı kararlardan çok verilen pozlar, kim kiminle nasıl tokalaştı, kim nasıl selam verdi, kim ne giymiş gibi yersiz ve gereksiz magazin konularıyla gündem oldu.

Şişme botlardan kıyıya vurarak can veren yavrular için ve tüm dünyanın gözü önünde fütursuzca katliamlar yapan ülkeleri önlemek adına hiçbir somut karar çıkmadı! Bir tarafta servetine servet katan bir avuç insan varken diğer tarafta bir dilim ekmeğe, bir yudum suya muhtaç bırakılan milyonlarca insan için hiçbir karar çıkmadı!

Bilindik, artık bıkkınlık veren temenniler, ikili ilişkilerin hayati önemini vurgulayan, 'stratejik ortaklıklar devam edecek' kabilinden basmakalıp cümlelerle sona eren bir Zirve daha gerçekleşmiş oldu.

Bir kez daha anlaşıldı ki dünyanın karşı karşıya kaldığı problemlere neden olanlar; insanlığın kanayan yaralarına, problemlerine merhem ve çözüm olamıyor ve de olamayacaklar! Bu gerçeği görmek mecburiyetindeyiz.

ERDOĞAN-BIDEN GÖRÜŞMESİ

NATO Zirvesi'nin en önemli konu başlıklarından biri de elbette Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasında gerçekleşen görüşmeydi.

Ülkemiz, aylardır bu görüşmeye odaklanmış durumdaydı. S-400, F-35, Halkbank Davası, sözde Ermeni Soykırımı açıklamaları gibi konular nedeniyle uzunca bir süredir gergin bir atmosfer söz konusuydu, en azından kamuoyuna böyle yansıtılıyordu. İktidar, iç politikada her meseleyi "ABD'ye bunların hepsinin hesabını soracağız" diye meydan okuyordu.

Hatta öyle ki iktidar partisi mensupları hatta bir Bakan, Afyon'un Güney Beldesi'nde yapılacak seçimlere giderken kendilerinin kazanmasının ABD'ye bir meydan okuma ve ders olacağını söyleyecek kadar ileri gitti, bir belde seçimi… Vay insafsızlar vay! Halimizi görmek için bu basit bir mesele gibi gözüküyor ama seçim sonucu ABD’ye ders vermek olarak görülüyor.

Peki ne oldu? İç politikaya malzeme edilen bu kadar hayati konularda hangi sonuçlar elde edildi?

-S-400'leri kullanabilecek miyiz? Parasını ödediğimiz F-35'leri teslim alabilecek miyiz?

-Sözde Ermeni Soykırımı iddialarını diline dolayan ABD Başkanına bunun hesabı neden sorulmadı?

-İçeride başka hangi meseleler konuşuldu da Sn. Cumhurbaşkanı, ülkemizi ilgilendiren bu kadar önemli bir konu için "hamdolsun gündeme bile gelmedi" diyebiliyor? Bunun hesabını soracağız diyenler, konu gündeme gelmedi diye Cenab-ı Hakk’a dua ediyor.

Bu sözü nasıl söyledi bilmiyorum ama en azından bundan dolayı “hamdolsun” dememeliydi.

Derlenip, Toparlanmaya İhtiyacımız Var!

Evet, muhterem arkadaşlar;

Ne yazık ki dış politikadan ekonomiye, sağlıktan eğitime, içtimai hayatımızdan devletin tüm kurumlarına varıncaya dek büyük bir savrulmuşluk, tutarsızlık ve dağınıklıkla karşı karşıyayız.

İktidarın politikalarında; devletimizin ve insanımızın çıkarları değil, günü birlik çıkarlar esas alınıyor.

Vatandaşımızın problemleri değil, seçim kazanma hesapları önceleniyor.

Memleketimizin birlik ve beraberliğinden değil, ittifak ortaklıklarının devam edebilmesinden dem vuruluyor.

Saadet Partisi olarak bu anlayışa, gidişata, tutum ve davranışlara itiraz ediyoruz.

Çünkü biz, karşı karşıya kaldığımız bugünkü tabloyu ülkemize yakıştıramıyoruz. İnsanımız için çok daha iyi şartları temin etmenin mümkün olduğuna inanıyoruz.

Biz, ülkemizin her alanda derlenip toparlanmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyor ve bu iklimi tesis etmek için gayret gösteriyoruz.

Biz, ülkemizde insanımızın rahat bir nefes alacağı, bu dağınıklıkların giderileceği, hızlı bir toparlanma sürecinin inşasının zaruri ve de mümkün olduğuna inanıyoruz.

Saadet Partisi kadroları bu sürecin inşası için hazırdır ve bunun için gayret göstermekte de kararlıdır.

Umutsuzluğa Kapılmaya Gerek Yok!

Muhterem arkadaşlar;

Sorunlarımız bellidir, çözümü zor değildir!

Özellikle gençlerimize sesleniyorum; umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmaya hiç ama hiç gerek yoktur.

EYT ve KHK mağduru on binlere, KYK borçlusu binlerce mezun gencimize sesleniyorum; problemlerinizin çözümü hiç de zor değildir!

Toprağına ektiğinin karşılığını alamayan çiftçilerimiz, alın terinin karşılığını alamayan işçilerimiz, açlık sınırının altında bir ücretle hayata tutunmaya çalışan asgari ücretlilerimiz...

İnanın, bu ortamda size çözümü çok uzakta görünen bu problemlerin çözümü, sanıldığı gibi zor ya da imkansız değildir.

Bu bir zihniyet meselesidir; bu, iktidarda bulunan kadroların neyi ve kimleri öncelediğiyle alakalı bir durumdur.

Siyasi-bürokrat-iş adamı-mafya çemberinde dönen binlerce liralık tatillere, milyon dolarlık ihalelerde geçen rüşvetlere, yolsuzluklara, kamu kaynaklarının çarçur edilmesine bakıp da meselelerin çözümünün zor olduğu zannına asla kapılmayın!

Buradan açık ve net şekilde ifade ediyorum; sizler tarafından yetkilendirildiğimiz zaman, devletin tüm kurumlarını saran bu müsilajları temizleyip, kaynaklarımızı da insanımıza aktarmakta kararlıyız.

Geçim İttifakı

Muhteremler arkadaşlar;

Nasıl ki şimdi muhalefette bulunmanın sorumluluklarını yerine getirme adına Geçim İttifakı kapsamında toplumun tüm kesimleri ile bir araya gelip; çiftçimizin, esnafımızın, işçimizin sorunlarını dinleyip, çözüm önerilerimizi paylaşıyorsak, milletimiz tarafından devlet yönetme sorumluluğu omuzlarımıza yüklendiğinde de bu yetkilendirmenin tüm sorumluluklarını eksiksiz yerine getireceğimize;

-Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, işsizlik gibi sorunlara neşter atacağımıza,

-KHK mağduriyetleri başta olmak üzere, toplumun birçok farklı kesiminin bizar olduğu adaletsizliklere son vereceğimize,

-Kirli ilişkilere, yolsuzluklara, rüşvete, iltimasa, torpile son vererek; kaynaklarımızın 83 milyon insanımız arasında adil paylaşımını sağlayacağımıza,

-Beton, asfalt, rant ve tüketim odaklı ekonomi modelinden vazgeçerek üretim ve istihdam odaklı, doğamıza zarar vermeyen ekonomi modeline geçeceğimize dair ve çok kısa zamanda vatandaşlarımızın içlerinden gele gele "hamdolsun, iyi ki bu kadrolar iş başında” diyebileceği bir ülkeyi inşa edeceğimize söz veriyoruz.

Her bir vatandaşımızı bu çağrımıza ortak olmaya davet ediyor; katılımınız için sizlere teşekkür ediyorum.