ŞEHİRLERİMİZ YAŞANABİLİR OLMALI
07.11.2021
ŞEHİRLERİMİZ YAŞANABİLİR OLMALI
Genel Başkan Yardımcımız Hasan Bitmez Şişli Belediyesi'nin ve Şişli Kent Konseyi'nin düzenlediği "Benim Bütçem - Benim Kararım" projesi toplantısına katıldı. Burada yaptığı konuşmada "yaşanabilir şehir" vurgusu yapan Hasan Bitmez bu konuda yöneticinin ve yaşayanların sorumlulukları olduğunu belirtti.Saygıdeğer Genel Başkan
Kıymetli Belediye Başkanları
Şişli’nin değerli insanları
Güzide Basın Emekçileri
Hanımefendiler, Beyefendiler
Şişli Belediyesinin ve Şişli Kent Konseyi’nin “Benim Bütçem-Benim Kararım” projesi toplantısında bir aradayız. Sizleri şahsım ve Saadet Partisi adına muhabbetle, hürmetle selamlıyorum.
Seçen İrade-Yöneten İdare-Yönetilen Belde ilişkisinin demokratik katılıma ve özgür birey katkısına uygun olarak işletilmesine imkan sağlayan projenin toplantısına davet noktasında Saadet Partimize yönelik ihtiram için sayın Genel Başkana, belediye başkanlarımıza münhasıran teşekkür ediyorum.
Biz Saadet Partisi olarak;
- “birlikte karar vermek”, “birlikte yönetmek”, “ortak akılla hareket etmek” iradelerine zemin oluşturan,
- “insan için daha iyisi” arayışlarını, uygulamalarını öne çıkarma ve somutlaştırma fırsatı sunan,
her tutumu, tavrı ve tarzı; “insani”, “idari”, “siyasi” ve “hukuki” açıdan kayda ve katkıya değer görüyoruz.
Partimizin “insana- şehre hizmet ve hürmet belediyeciliği” anlayışında;
“Şehrine hizmet fırsatlarına sahip insan” vazgeçilmez özne,
“İnsana hürmet imkanlarına sahip şehir” temel hedeftir.
Saadet belediyeciliğinde;
İnsan, “biricik olma vasfını” da “insanca yaşama hakkını” da öncelikle ve her yerden daha fazla beldesinde yaşamalıdır.
İnsan ve şehir arasındaki ilişki-iletişim ve hemhal olma; doğru kodlanmış referanslara, iyi belirlenmiş hedeflere, güzel tanımlanmış esaslara dayanmak durumundadır.
Bize göre hemşehri olmak; şehirle hemhal olmaktır. Şehrin kuruluşuna, şehrin kurgusuna, dokusuna, ayakta kalmasına, şehrin insan için onurlu ve huzurlu hayat sunmasına paydaş ve ortak olmaktır.
Bizim siyaset anlayışımıza göre, hiç kimseye ayırım yapmayan, ayrıcalık sağlamayan, adaleti temin ve eşitliği tesis eden şehir; insanidir, medenidir, ahlakidir, hakikidir.
Emaneti ehline verme iradesinin, adil yönetme gayretinin, adil yönetilme talebinin, insanın şeref ve izzetini koruma hasletinin mümkün, muteber ve cari olduğu zemindir şehir.
Sevinçten, hüzne, doğumdan, ölüme, düğünden, cenazeye, iyiden, güzele, doğrudan, hakikate insanın hayatın içindeki taleplerin, beklentilerin hallerin ve eylemlerin çoğunu yaşadığı, gördüğü, anladığı, kavradığı mekandır.
Kent hayat, kenti yönetmek sanattır.
Bugün ne yazık ki Türkiye’nin 81 ilinde, 956 ilçesinde istisnasız ve eksiksiz bir biçimde, hemşerilerin iradesine, katkısına, etkisine, katılımına, talep, hak ve beklentilerine duyarlı belediyeler, yönetimler olduğunu söylemek mümkün değil.
Bugün Türkiye’nin genel yönetimindekine benzer bir bakışı, üslubu, ben bilirimciliği, ben yönetirim bencilliğini sergilemeyi “güçlü yönetim”, “kudretli yönetici” olarak gören, gösteren izan ve insaf dışı yerel yönetimler ve yöneticiler hiç de az değildir.
Kenti yönetmek yani kente hizmet etmek yerine kentin insanlarını yönetmeyi, kente hükmetmeyi, kenti bütün birikimiyle kendi bakışına zimmetlemeyi görev, yetki ve sorumluluk olarak tanımlayanlar var.
Bugün burada, Şişli’de ortaya konan örneği, hayata geçirilen iradeyi, birlikte bir şeyleri araştırma, kararlaştırma ve uygulama duruşunu Saadet Partisi olarak gerçekten önemsiyoruz.
Nasıl ki milletin parasını, memleketin kasasını “izzetli emanet” olarak görüyorsak, “şehrin bütçesini, hemşerilere hizmet parasını” da aynı minvalde değerlendiriyoruz.
Bu anlamda, kentin insanlarına, kente hayat ve canlılık katanlara; “şehre dair” noktasında, “şehir için” kulvarında irade kullanma, itiraz etme, teklif etme, şehrin hizmetlerini ve bütçesini birlikte yönetme/yönlendirme fırsat ve imkanları sunulmasını hem gerekli hem de değerli görüyoruz.
Hazindir ki bir çoğu şirketi, kurumu, şehri ya da devleti değil insanı yönetmek sanır yönetici olmayı. Oysa, yetki ve görevi insanları yönetmek değil imkanları ve fırsatları yönetmek ve bu yönetme gayretine insanları da ortak etmektir.
İdare etmek, istişare etmeyi; istişare etmek ise sorumluluk üstlenmeyi ve her sese kulak, her söze değer vermeyi gerektirir.
Yönetmek; en kötü ve en yanlış öneriye bile tahammül etmek, kötüye tevessül ve tenezzül etmemek, iyiye teşebbüs etmek, doğruyu ve güzeli taahhüt etmek niyet ve gayretini gerektirir.
İyi yönetici, kendisinin yönetilmesine, yönlendirilmesine izin veren, her şeyi bilmesinin mümkün ve her şeyi kendisinin yapmasının doğru olmadığını görendir.
Beldesinin insanlarına yani hemşerilerine birlikte yönetme, yönetime katılma, yönetim süreçlerine katkı sunma, denetim mekanizmalarının asli öznesi ve vazgeçilmez bileşeni olma fırsat ve hakkı sunmak zorundadır.
Bu türden fırsat ve imkanlar;
demokratikleşmede motivasyonu,
özgürleşmede moral,
sivilleşmede kararlılık,
şeffaflığa dair tecrübe,
saydamlığa dair irade,
hesap vermede-hesap sormada kalite
sonuçlarını üretir.
Şehirde birlikte yaşayanların şehri yaşanabilir kılmak noktasında birlikte sorumluluk alması; sistemin demokratikliğine, insanın özgürlüğüne karine teşkil eder.
İnsana, insanca yaşamaya, insanın haklarına, hukukuna, onuruna sığınak ve dayanak olmayan şehir; insana sırt dönmüş şehirdir, ölü şehirdir.
O şehrin katili de, bu kitlesel cinayetin faili de bellidir. Kötü yönetim, bencil yönetici…
Biz, erdemli şehirler idealini sese, söze, görsele ve yazıya aktarmakta mahir medeniyetin taşıyıcı kolonu konumuna sahibiz. Bu nedenle, belediyecilik, şehir yönetimi ve insan-şehir etkileşimi yani erdemli şehir kulvarında öncü, emsalsiz ve eşsiz örnekler sunmakta zorluk çekmemeliyiz.
Erdemli şehir; adil yönetimin, insana, insana daire, insanca yaşama vasatına, insanın haklarına ve onuruna hizmet ve hürmetin esas olduğu şehirdir.
Erdemli şehir, “şehrin emini” ile “şehrin sakini” arasında kesintiye uğratılamaz, engellenemez, değersizleştirilemez, ikame edilemez iletişim ve etkileşimin bulunduğu, kurulduğu şehirdir.
Biz Saadet partisi olarak; “yönetene erişimin kolay, seçenlerle temasın sürekli, yönetime katkı ve katılımın rutin olduğu” siyaset sosyolojisini hem elzem hem de erdem görüyoruz.
Ne yapılacağına, niye yapılacağına, ne zaman yapılacağına, ne kadara ve nerede yapılacağına dair icraat odaklı soruların cevaplarını sadece seçilenler verdiğinde; yönetme değil dayatma söz konusudur.
Biz, Şişli’nin belediyesi ve kent konseyiyle, başkanı ve insanıyla, şehri ve hemşehrisiyle ortaya koyduğu “Benim bütçem” çalışmasını ve çabasını hem saygıya hem de katkıya değer görüyoruz.
Emeği geçenlerden, fikri ve fiili zeminde katkı üretenlere hasbi takdirlerimizi ifade ediyoruz.
Bizim belediyecilik anlayışımıza yakın ve yatkın bu türden uygulamalara şahit olmak, hem onur hem de gurur verici…
Sayın Genel Başkana ve değerli haziruna saygı ve hürmetlerimi ifade ediyorum.