İKTİDAR BECERİKSİZLİĞİNE BAHANE UYDURMA PEŞİNDE

30.3.2022

İKTİDAR BECERİKSİZLİĞİNE BAHANE UYDURMA PEŞİNDE

Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. 

 
"Muhterem arkadaşlar, değerli basın mensupları, ekranları başında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımız;

Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyor, toplantımıza göstermiş olduğunuz ilgi ve alaka için teşekkür ediyorum.

İnsanımızın gerçek gündemini konuşacağımız bu toplantının, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Bugün 30 Mart Çarşamba... Yılın ilk 3 ayını geride bırakıyoruz; hem Nisan ayına hem de Ramazan ayına giriyoruz.

Mübarek 3 ayların sonuncusu, 11 ayın sultanı Ramazan'a kavuşuyoruz; Cenâb-ı Hâkk'a hamdolsun.

Hoşgeldin Yâ Şehr-î Ramazan

Eskilerin tabiriyle; "Hoşgeldin Yâ Şehr-î Ramazan..." diyoruz.

Hoşgeldin; vahyin nazil olduğu mübarek Kur'ân ayı, "bir ömre bedel bir geceye sahip olan" gufrân ayı...

Hoşgeldin; günahların hazan mevsimi, sevapların harman ayı, "rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtuluşa vesile olan" sınırsız ihsân ayı...

Hoşgeldin; ihtirasların durulduğu, kardeşlik duygularının dirildiği, şafkat hislerinin bayraklaştığı ay..

Hoşgeldin; hayatımıza çeki düzen verilmesine, yakınımızda olup da göremediklerimizin fark edilmesine, ihtiyaç içinde olanların sıkıntılarının giderilmesine vesile olan bereket ayı...

Hâsılı kelâm; insanımızı birleştiren, ruhlarımızı bütünleştiren, kardeşlik şuurumuzu kavîleştiren, idrâkimizi artırıp, insafımızı depreştiren, yüreklerimizi güzelleştiren o muhteşem mânevî atmosferinle hoş geldin ey Mübârek Ay...

"Hoş bulduk" dedirtebilmek duasıyla ve bu manevi iklimin bizleri kuşatması temennisiyle; milletimizin ve tüm İslam âleminin Ramazan ayını tebrik ediyorum.

Antalya&ANSİAD Ziyareti ve Ankara İl Divan Toplantısı

Muhterem arkadaşlar; diğer konulara geçmeden iki hususa da burada hemen temas etmek istiyorum.

İlki; Antalya'ya, ANSİAD'ın daveti üzerine 4 yıllık bir aradan sonra, iş çevreleriyle buluşmak üzere bir ziyaretim oldu. Çok verimli bir ziyarette bulunmuş olduk.

Hem insanımızın dertlerini dinledik, sorularına cevap verdik, kendi teşkilat mensuplarımızla hemhâl olduk ve önümüzdeki ayların çok daha güzel çalışmalara vesile olacağını görmekten büyük memnuniyet duydum. Her kesimden insanımızla kucaklaşma imkanımız oldu, bunu özellikle ifade etmek isterim.

Ayrıca geçen hafta Ankara İl Teşkilatımızla da, bütün ilçeleriyle birlikte buluştuk; onlarda gördüğüm heyecan önümüzdeki seçimlerde dikkat ettiğimizde çok güzel neticeler alacağımızı ve diri bir teşkilata sahip olduğumuzu bir kez daha gösterdi.

Bundan dolayı; Ankara İl Teşkilatımızı tebrik ediyor, çalışmalarında en güzel neticeleri kendilerine nasip etmesini Cenâb-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

Liderler Zirvesi

Muhterem arkadaşlar; öncelikle kamuoyunun yakından takip ettiği, Pazar akşamı siyasi partilerin değerli genel başkanları ile gerçekleştirdiğimiz toplantıya dair birkaç değerlendirme yapmak isterim.

Ahlatlıbel Zirvesi ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni İmza Töreni toplantısının ardından üçüncü toplantımızı DEVA Partisi'nin ve Sn. Genel Başkan Ali Babacan'ın ev sahipliğinde gerçekleştirdik.

Çok verimli, ülkemiz ve insanımız adına çok faydalı olacak bir görüşmeydi.

Türkiye'mizde ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri etraflıca ele aldık, istişare ettik.

Ortak irademiz ve kararlılığımız güçlü bir şekilde devam ediyor ve edecek..

Ortak dertlerimiz, ortak kaygılarımız ve önceliklerimiz var; müştereklerimizi esas alarak yolumuza devam  ediyoruz; işbirliğimiz böyle sürecek.

İktidarın seçim kanununda değişiklikler yaparak bu birlikteliği dağıtma hevesini boşa çıkarmaya ve hep birlikte kararlı bir şekilde ülkemizin problemlerini çözmeye kararlıyız.

İktidar, 2022 Yılını da İyi Değerlendirmedi

Değerli arkadaşlar, kıymetli basın mensupları;

2021'in sonunda iktidarı uyarmıştık. 2022 yılının, tertemiz beyaz bir sayfa olarak önlerinde durduğunu, yeni bir başlangıç için önemli bir fırsat olduğunu belirtmiştik.

Şimdi yılın ilk üç ayı geride kaldı, Ramazan ayı geldi çattı; fakat maalesef görüyoruz ki iktidar, alışkanlıklarından vazgeçmiyor.

İnsanımızın problemlerini gidermeye, ülkemizin sorunlarını çözmeye odaklanmak yerine; sadece iktidar sürelerini uzatmaya odaklandılar ve geldiğimiz noktada tıkandılar ve tükendiler...

Daha da vahimi artık insanımızı da yoruyor, ülkemizi de tüketiyorlar..

Vatandaşlarımız çok zorlu bir kışı geride bıraktı ama daha önce de belirttiğimiz gibi yediği bu ayazı unutmayacak, unutamayacak!

Şimdi önümüz bahar ve Ramazan... Yine çok zorlu günler insanımızı bekliyor; iktidar ise insanımızın feryadını duymazdan, yaşadığı problemleri görmezden gelmeye devam ediyor... Çünkü; adeta bunu bir alışkanlık haline getirdi.

İktidar Beceriksizliğine Bahane Uydurma Peşinde

Gerçi koskoca 19 yılı heba edenlerden, 20. yıllarında başka ne beklenirdi ki?

Şimdi aklımızla adeta alay eder gibi, "19 yıl hazırlık süreciydi, şimdi yeni başlıyoruz" diyorlar!

"Hazırlık süreciniz buysa, icraate geçeceğiniz yıllardan Allah ülkemizi korusun." derler adama!

Düşünüyorum da inanın insanın aklı almıyor; Saadet Partisi olarak bizlere bırakın 19-20 yılı, Cenâb-ı Allah şöyle 20 ay, bir de bu denli güçlü bir iktidar dönemi nasip ettiğinde; Türkiye bambaşka bir noktaya gelir.

Nitekim, koalisyon dönemlerimizde çok kısa sürelerde hangi büyük işlere imza attığımız da bunun ispatıdır.

Geçmiş dönemlerdeki her iktidarın başarısızlıklarına bir bahanesi olabilir, fakat Ak Parti iktidarının olamaz!

Nasıl olsun ki? Bu millet size ne istedinizse verdi, hiçbir iktidara nasip olmayacak bir süre boyunca ve tek başınıza hem de süper yetkilerle ülkeyi yönetiyorsunuz; hâlâ da beceriksizliğinize bahane arama, bulamadığınız için de uydurma derdindesiniz! Hep görüntüye odaklandınız...

Milyonlarca İnsan Açlık ve Yoksulluk Sınırının Altında Kaldı

Değerli arkadaşlar; iktidar bunu adeta huy edindi.

Her gün bir başka bahane, hatta düşman üretmeyi; daha da kötüsü dün düşman ilan ettikleriyle bugün can-ciğer kuzu sarması olup, dünkü dostlarını da bugünün düşmanı ilan etmeyi karakter edindiler...

-Hadi her şeyi anladık ama bir kıvırcık bugün pazarda 15-20 lira olmuş; bunun bahanesi ne, sebebi de kimler olabilir Allah aşkına?

-Bir ev kurmanın maliyeti geçen yıldan bugüne en az %100 artmış...

-Bekarlar evlenemiyor, evliler geçinemiyor; bunu neyle açıklayacaksınız?

-Türk-İş'in Mart ayı verileri açıklandı; açlık sınırı 5 bin liraya, yoksulluk sınırı 16 bin liraya çıkmış.

-Bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti ise 6 bin 500 lira; gıda enflasyonu da %76!

-Asgari ücretliler ve emekliler başta olmak üzere milyonlarca insanın açlık, memurlar, işçiler, beyaz yakalılar, hatta evine 2-3 maaş giren milyonlarca aile de yoksulluk sınırının altında kalıyor; bunu nasıl açıklayacaksınız? Biz söyleyelim; ancak ve ancak becereksizliğinizle!

Alım Gücü Her Geçen Gün Eriyor

Şimdi asgari ücrete yeni bir zam konuşuluyor. Çünkü, daha şimdiden insanımızın alım gücü eridi. Evet böyle bir zam gereklidir ama kalıcı bir çözüm değildir.

Mesele, rakamları büyütmek değil; hayat pahalılığına son vermek, enflasyonu kontrol altına alabilmektir.

-Bakınız; geçen yıl asgari ücret 2825 lira iken bir asgari ücretli 220 litrenin üzerinde sıvı yağ alabiliyordu.

-Bugün asgari ücret 4250 lira olmasına rağmen yalnızca 70 litre civarında alabiliyor.

-8 milyon emekli açlık sınırının altında yaşıyor maalesef.  Emeklilerimizin büyük bir kısmı çalışmak için iş arıyor.

-Pek çok emekli artık faturalar ve kirayla baş edemediği için çocuklarının evinde yaşamaya başladı.

-Devletten sosyal yardım alan ailelerin sayısı 2-2,5 milyondan; 4,5-5 milyona gelip dayandı!

Ak Parti Yoksulluğu Geniş Bir Tabana Yaydı

Yoksulluğu bitirme vaadiyle iş başına gelen Ak parti yoksulluğu geniş bir tabana yaydı. Orta sınıf çöktü, dar gelirli kesim daha da yoksullaştı.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik çoğaldı, zengin ile fakir arasındaki makas kat be kat açıldı.

Halkın içinden geldiği imajını vermek için, göreve geldiği ilk yıllarda Keçiören’de mütevazı bir apartman dairesinde oturmayı tercih eden Cumhurbaşkanı, sırça köşküne taşındığı günden bu yana gerçekleri duymaz olmuş maalesef.

Şimdilerde halkın geçim derdini hafife aldığı, gittikçe uzayan kuyrukları görmezden geldiği yetmiyormuş gibi daha sağlıklı beslenmek için bazı tavsiyelerde bulunuyor.

Tok tutması için manda yoğurdu, kestane balı, hurma ve yulaf yemeyi tavsiye ediyor sayın Cumhurbaşkanı.

Bakınız değerli arkadaşlar; sağlıklı beslenmek için bir yetişkin insanın yapması gereken harcama tutarı yaklaşık 1100-1250 lira arasında...

Gelişim çağındaki 4-6 yaş arasındaki çocuklarımız için ise bu tutar 750 lira civarında.

Millet Yeterli Beslenemiyor, Cumhurbaşkanı Manda Yoğurdu Tavsiye Ediyor

4 kişilik bir aile için sadece sağlıklı beslenme için yapılması gereken harcama tutarı 4-5bin lira…

Fakat ne yazık ki, kiraların ve faturaların arttığı, yeni zamların da yolda olduğu bu ekonomik darboğazda insanımız yeterince iyi beslenemiyor.

-Siz vatandaşa manda yoğurdu ve bal yemelerini tavsiye ederken, insanımız en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor.

-Çocuklar okula aç gidiyor. Derslerini düşünmesi gereken minik yavrularımız bile babalarının geçim sıkıntısını içlerinde taşıyarak gidiyorlar okula.

-Sofralarda eksik, yüzlerde burukluk, evlerde endişe var.

Tüm bunlar iş başına geldiğinde 2023’te ilk on ekonomiye girmeyi vadeden ama bugün geldiğimiz noktada 2023’ü “sıkıntılı eşik” nitelendiren Erdoğan iktidarının yol açtığı büyük yıkımın eseri.

Cumhurbaşkanı gece yatmadan önce tok tutması için ne yemesi gerektiğini düşünürken; insanımızın aklında ertesi gün ne yiyeceği, faturalarını nasıl ödeyeceği, kirayı nasıl denkleştireceği var.

Avrupa'ya En Çok İltica Başvurusu Yapan Ülkelerin Başında Geliyoruz

İnsanların geçim derdine sırtını dönen, iktidardaki ömrünü nasıl uzatabileceğinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen Cumhurbaşkanı ve ortaklarının meydana getirdiği ekonomik kriz, maalesef insanları bu ülkeye küstürüyor.

Eurostat verilerine göre, Erdoğan’ın bizi kıskandığını iddia ettiği Avrupa’ya en çok iltica başvuru yapan ülkelerden biriyiz.

Her zaman olduğu gibi yine kötü bir istatistikte zirvede yer alıyoruz. Suriye, Afganistan, Irak ve Pakistan’ın ardından Avrupa’ya iltica başvurusunda bulunan ülkeler arasında 5. sıradayız.

Biz Saadet Partisi olarak, insanımızı yeniden ülkesiyle barıştırmak için varız.

Biz, ülkemizin problemlerine kalıcı çözümler üretmek için varız.

Biz, insanımızı insanca yaşatmak için varız.

Biz, açlık ve yoksulluk sınırının altında milyonlarca insanın hayata tutunmaya çalıştığı bu yoksulluk düzenine son vermek için buradayız.

İnsanca Bir Yaşam İçin Sokaklar Güvenli Olmalıdır

Değerli arkadaşlar, kıymetli basın mensupları;

Son olarak, halkımızın mustarip olduğu önemli bir konuya değinmeyi de görev sayıyorum.

Öncelikle ifade etmeyelim ki; bu dünya yalnızca insanlar için değil, diğer canlılarla bu dünyayı paylaşıyoruz.

Onlarla aynı havayı soluyor, aynı gökyüzünü paylaşıyoruz. Ancak ne yazık ki, son zamanlarda kontrolsüz bir artış nedeniyle sokaklarımızda başıboş köpek sorunu baş göstermiş durumda.

Sokak hayvanlarını korumak, onların can güvenliğini sağlamak bizim sorumluluğumuzdadır. Ancak daha öncelikli görevimiz insanların can güvenliğini sağlamaktır.

Maalesef, sadece son bir ayda 3 evladımız başıboş sokak köpekleri nedeniyle yaşamını yitirdi.

17 yaşındaki Gönül Karaoğlu, 20 yaşındaki Rabia Kallı ve 9 yaşındaki yavrumuz Mahra Melin Pınar’ı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Üç evladımıza Allah’tan rahmet ailelerine sabır diliyorum.

Dünyanın Hiçbir Gelişmiş Ülkesinde Böyle Bir Tehdit Olamaz

Sokakta başıboş dolaşan köpeklerin yol açtığı dehşet haberlerine gün geçtikçe daha fazla tanık oluyoruz.

Ne yazık ki bu konuda yerel yönetimler gerekli tedbirleri almadığı gibi kanunlar da bu tehlikelere karşı yetersiz kalıyor.

Sadece çocuklar değil; yaşlılar, kadınlar, engelli vatandaşlar kısacası herkes için ciddi bir can güvenliği sorunu haline gelmiş bu meseleyi çözmek için hepimize görev düşüyor.

Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde bu görüntülerle karşılaşamazsınız. Hiçbir gelişmiş ülkede çocuklar köpeklerin saldırıları nedeniyle hayatını yitirmez.

Hayvanlarla bu dünyayı paylaşıyoruz fakat onların sağlığı ve bizlerin güvenliği için artık daha ciddi önlemleri hayata geçirmek durumundayız.

Sokaklarımız; insanlar için, çocuklar için ve hayvanlar için güvenli olmak zorunda.

 

Artık Somut ve Kalıcı Adımlar Atılmalıdır

Gelecek 10 yılda sokak köpeklerinin sayısının 60 milyonu geçeceği belirtiliyor. Bu rakam ciddi bir güvenlik ve sağlık sorununu beraberinde getirecektir.

Çocuklarımızın ve vatandaşlarımızın sokaklarda huzurla yürüyebilmesi, parklarda güvenle oturabilmesi için gerekli tedbirlerin ve uygulamaların hayata geçirilmesini bekliyoruz.

Bilmeliyiz ki, sokakların ve parkların çocuklar için güvenli olmadığı, günün belli saatlerinde insanların dışarı çıkmaya korktuğu bir ülke "yaşanılabilir bir ülke" değildir.

Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde, kamuoyunun artan tepkisi üzerine bir açıklama yapmış ve bir talimat verdiğini, bu soruna bir neşter vuracaklarını söylemişti; fakat o söz havada kaldı.

Artık bu konuda somut, ciddi ve kalıcı adımlar atılmalıdır kanaatindeyim.

Bu duygu ve düşüncelerle toplantımıza katılımınız için sizlere teşekkür ediyor, ekranları başında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımız muhabbetle selamlıyor, hayırlı günler diliyorum."