İSLAM BİRLİĞİ HAYAL DEĞİL
10.4.2022
İSLAM BİRLİĞİ HAYAL DEĞİL
Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, Genel Merkezimizde gerçekleşen iftar programında İslam ülkelerinin büyükelçileri, misyon şefleri ve çok sayıda davetliye hitaben yaptığı konuşmasında İslam ülkelerinin problemlerini ve çözüm yollarını gündeme getirdi.DÜNYA BİR KAOS İÇERİSİNDE EN ÇOK MÜSLÜMANLAR ETKİLENİYOR
“Ne yazık ki, insanlık âlemi her geçen gün korkunç bir felaketin içine doğru sürüklenmektedir. Dünya her geçen gün daha da büyük bir kaos ortamına doğru gidiyor; böyle bir ortamda milyonlarca insan, canını ve yine milyonlarca insan da vatanını, toprağını, eşini, çocuğunu, sevdiklerini kaybetmek durumunda kalacaktır. Bugün yeryüzünde yaşayan Müslümanlar büyük acılarla yüzleşmekte, İslam alemi de bu kaos ortamından bir bütün olarak etkilenmektedir. Uzun yıllardır ve hemen hemen her İslam beldesinde bu kaos yaşanmaktadır. Yıllardır Müslüman kardeşlerimiz kan ve gözyaşlarını oluk oluk akıtıyor ve bu ortam adeta hiç değişmiyor! Akan bu kan ve gözyaşını dindirmek için ise hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir. Ramazan ayı ve tıpkı bugün burada olduğu gibi bir araya gelişlerimiz; işte bu sorumluluklarımızı hatırlama, birbirimize hatırlatma ve bunları kuşanmamıza vesile olmalıdır.”
SORUNLARIMIZ ORTAK, DERTLERİMİZ VE SIKINTILARIMIZ ORTAK
“Birimizin acısı, hepimizi derinden etkilemektedir ve etkilemelidir. Bizler bir vücudun azaları gibiyiz, öyle de olmalıyız. Dolayısıyla ortak sorunlarımız karşısında ortak sorumluluklarımızın da olması tabiidir. Farklılıklarımız var ve olabilir; ancak bizler farklılıklarımızı muhafaza ederek, ortak ilke ve ideallerimizi esas alıp, ortak ilkelerimizden hareketle çözüme odaklanmalı, çözümü aramalıyız. İnancımız bize bunu emrediyor. Bizler farklılıklarımıza rağmen, birbirimize ihtiram göstererek barış ve kardeşlik içerisinde yaşamakla mükellefiz. Yani biz Müslümanlar, her zaman ve her zeminde iş birliği içinde olmak mecburiyetindeyiz. Bunu bize inancımız emrediyor.”
İSLAM BİRLİĞİ’Nİ TESİS ETMEK ASLİ HEDEFİMİZ OLMALI
“Bir de bakıyoruz ki, bazı İslam ülkeleri de bu gündemi öncelikli mesele haline getirmiş; fakat yanı başında bir başka İslam ülkesinde yıllardır meydana gelen hadiselere gözünü, kulağını kapatmış! Bu kabul edilemez bir yaklaşımdır; bizler başka ülkelerin sıkıntılarıyla da ilgileniriz elbette, fakat onlarla ilgilenirken kendi sıkıntılarımızı da asla görmezden gelemez, ihmal edemeyiz! Suriye, Yemen, Arakan, Doğu Türkistan, Myanmar, Keşmir, Filistin ve bir bütün olarak İslam âlemi... Buralarda yaşanan problemleri görmezden, zulümler karşısında mazlum ve mağdur Müslüman kardeşlerimizin arş-ı alaya yükselen feryatlarını da duymazdan gelmek bizlere yakışmaz! Önceliğimiz her daim Müslüman kardeşlerimiz olmalı, İslam Birliğini yeniden tesis etmek de bu önceliğin asli hedefi olmalıdır.”
PROBLEMLERİN TEMELİNİ İSLAM ÜLKELERİNİN İÇİNE DÜŞTÜĞÜ ACZİYET OLUŞTURUYOR
“Küresel egemen güçler bildiklerini okuyor, yani tabiri caizse Müslümanların ve mazlumların canına okuyorlar! Planlarını adım adım uygulamaya koyuyorlar. Peki, bu zulümler işlenirken; bizler ne yapıyoruz? Asıl sorulması ve sorgulanması gereken budur. Bizi sarsacak, kendimize getirecek soru budur! Biz kutuplaşıyor muyuz, kucaklaşıyor muyuz? Birbirimizi refik olarak mı görüyoruz, rakip olarak mı? Asıl demek istediğim şu; bugün yaşadığımız problemin temelini, ırkçı emperyalizmin sahip olduğu güç değil, İslam ülkelerinin içine düştüğü iç çekişmeler ve acziyet oluşturmaktadır. Oysa dünyanın en zengin kaynakları, madenleri İslam coğrafyasındadır. Dünyanın en zengin petrol yatakları İslam coğrafyasındadır. Dünyanın en genç ve en dinamik nüfusu da İslam coğrafyasındadır. Müslümanlar Cenab-ı Allah’ın kendilerine bahşettiği imkânları birleştirdikleri ve değerlendirdikleri takdirde; muazzam bir güç oluştururlar. İnsanlığa yön verir; adalet ve barış üzerine kurulu ‘Yeni Bir Dünya’yı inşa edebilirler.”
İSLAM BİRLİĞİ HAYAL DEĞİL
“Savaş değil, barış olsun. Çatışma değil, diyalog olsun. Çifte standart değil, adalet olsun. Üstünlük değil, eşitlik gözetilsin. Sömürü değil, hakça paylaşım sağlansın. Baskı ve zulüm değil, gerçek manada demokrasi ve insan hakları tesis edilsin. Bunun için ilk şart; İslam ülkelerinin birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmalarıdır. İhtilaflarımızın kör karanlığında boğulmak yerine, ittifaklarımızı ön plana çıkararak gücümüzü arttırmaktır. İslam İşbirliği Teşkilatı ve D-8’leri aktif hale getirmek, yeni işbirliği zeminlerini daha da çoğaltmaktır. Çünkü inanıyorum ki İslam Birliği’ni kurmadan, adil bir dünyayı kurmak mümkün değildir! Müslümanların birlik ve beraberliğini sağlamadan insanlığa huzur getirmek de mümkün değildir. Allah’ın izniyle İslam Birliği mutlaka kurulacaktır. Bize diyorlar ki, ‘Efendim, İslam Birliği’ni kurmak bir hayalden ibarettir.’ Biz de diyoruz ki, ‘Eğer bir hayaliniz yoksa, bir hedefiniz de olamaz, bir hedefiniz yoksa, bir geleceğiniz de yoktur.’ Mazlum milletlerin birleşmesini, hayal olarak görenler asla emperyalizmin esaretinden kurtulamazlar!”