25 YIL ÖNCE TOPRAĞA ATILAN TOHUM YENİDEN YEŞERECEKTİR

11.6.2022

25 YIL ÖNCE TOPRAĞA ATILAN TOHUM YENİDEN YEŞERECEKTİR

Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu D-8'in 25. Kuruluş Yıl Dönümü programında konuşma yaptı.

"Saygıdeğer büyükelçiler, kıymetli katılımcılar, değerli hanımefendiler, beyefendiler;

Hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Tarihi bir günün yıl dönümünde ve yine tarihi bir mekânda bir araya geldik.

15 Haziran 1997 tarihinde 8 üye ülkenin devlet ve hükümet başkanları İstanbul’da bir araya gelmiş ve buradan tüm dünyaya D-8’lerin kuruluşunu ilan etmişlerdi.

Bugün bu önemli olayın, bu tarihi imzanın 25. yıl dönümü için bir aradayız.

Teşriflerinizden dolayı hepinize teşekkür ediyor; bu önemli buluşmanın ülkelerimiz, bölgelerimiz ve bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

D-8’ler ve Erbakan Hocamız

Sözlerimin hemen başında, D-8’lerin kuruluşuna imza atan liderlerden ve emeği geçenlerden hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara ise sağlık ve afiyet diliyorum.

Elbette D-8’leri konuştuğumuz bir yerde, bu liderlerden Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamıza ise özel bir başlık açmamız gerekir.

Çünkü D-8’ler İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan sonra, İslam dünyasının somut olarak ortaya koyduğu tek küresel organizasyondur.

Yine İslam dünyası açısından içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli dış politika hamlelerinden biridir.

Şüphesiz bu oluşumun hayata geçmesinde en büyük emek ve pay ise merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a aittir.

Erbakan Hocamızın sahip olduğu geniş vizyon ve ileri görüşlülük olmasaydı D8’lerin kurulması da mümkün olmazdı.

Ben bu vesileyle bir kez daha kendisini rahmetle anıyor, minnet ve şükranla yâd ediyorum.

D8’LER ÜSTÜN BİR VİZYON VE SARSILMAZ BİR İRADENİN ÜRÜNÜDÜR

Değerli hazirûn; çok kısa bir sürede ve her türlü olumsuzluğa rağmen, böylesine önemli bir dış politika hamlesini hayata geçirebilmek sadece üstün bir vizyon ile değil, ancak bu vizyona eşlik edecek sarsılmaz bir inanç ve irade ile açıklanabilir.

D-8’lerin kuruluş amacını özetlerken Erbakan Hocamız şu ifadeyi kullanmıştı: "Zulüm dünyası yerine 'Yeni bir Adil Dünya'nın kurulması zorunlu hale gelmiştir. D-8’ler, adalet üzerine kurulu yeni bir saadet dünyasının ilk adımı, ilk çekirdeğidir." 

Maalesef, bu zorunluluk bugün çok daha kesif ve keskin bir şekilde kendisini hissettirmektedir ve İslam dünyası olarak, böylesi bir vizyon ve irade yoksunluğunu acı ve dramatik bir şekilde tecrübe ediyoruz.

Gerçekten mevcut dünya düzeninin insanlığa huzur ve saadet getirmeyeceği çok açık bir şekilde ortadadır. İnsanlık hızla büyük bir felakete sürüklenmektedir.

Bugün Doğu’dan Batı’ya, Asya’dan Avrupa’ya, Suriye’den Ukrayna’ya her yerde kaos hakim.

Diyaloğun yerini çatışma, Adaletin yerini çifte standart, Eşitliğin yerini üstünlük, Hakça paylaşımın yerini sömürü, İnsan haklarının yerini baskı ve tahakküm almış durumda.

D-8'lerin Potansiyeli İyi Değerlendirilemedi

D-8’ler sahip olduğu ekonomik ve stratejik potansiyelle bu kötü gidişata son verebilecek en önemli adımlarından ve adreslerden birisidir.

Kuruluşundan bugüne aradan geçen tam çeyrek asra rağmen, bu potansiyelin doğru ve verimli kullanılmadığını ise üzülerek ifade etmek istiyorum.

Eğer D-8’ler kurulurken sergilenen heyecanın, azim ve kararlılık, şu geçen 25 yıllık süreçte olması gerektiği gibi ortaya konulabilseydi; hem İslam dünyası hem de yeryüzü bugün çok ama çok farklı olurdu.

İşte kaybedilen bu zaman ve imkanları da telafi etmek adına bugün hepimize çok daha büyük sorumluluklar düşmektedir.

Artık kaybedecek tek bir dakikamız dahi yoktur.

 

Sorumluluklarımız Ağır Fakat Sahip Olduğumuz İmkanlar da O Nispette Büyüktür

Değerli misafirler; sorumluluklarımız ağır fakat sahip olduğumuz imkanlar da o nispette büyüktür.

Yeter ki bu imkan ve potansiyelleri etkin kullanabilelim.

Bakınız; D-8’ler sadece bir ekonomik organizasyon değildir. Aynı zamanda;

-Asya’dan Afrika’ya, Afrika’dan Avrupa’ya uzanan bir stratejik kuruluştur. 

-Nijerya’dan Endonezya, Malezya’ya, Türkiye’den İran’a, Mısır, Pakistan, Bangladeş’e kadar geniş bir coğrafya üzerine konumlanmıştır.

-Bu coğrafyalar enerji üretim alanlarının, ulaşım ve nakil yollarının üzerindedir.

-İstanbul Boğazı'ndan Çanakkale’ye, Süveyş  Kanalı'ndan Aden Körfezi’ne, Hürmüz Boğazı’ndan, Basra Körfezi'ne varıncaya dek çok önemli bir jeostratejik konuma sahiptir.

-Petrol ve doğalgaz başta olmak üzere her türlü yer altı ve yer üstü zenginliği bünyesinde barındırmaktadır.

-Ama tüm bunların hepsinden önemlisi ise insan kaynağıdır. D-8 ülkeleri 1 milyarı aşan nüfusu, 4 trilyon dolara yaklaşan ekonomisi, 7.5 milyon metrekareyi aşan coğrafyası ile muhteşem bir güce sahiptir.

Problemlerimizin Çözümüne Hep Birlikte Odaklanmalıyız

Ama şu soruyu da kendimize sormak ve fotoğrafın acı yüzünü de ortaya koymak zorundayız.

Her türlü kaynak ve imkana rağmen İslam ülkeleri olarak neden bu haldeyiz?

-Neden İslam ülkelerinde gelir dağılımı bozuk?

-Neden en fazla ihtilaf ve çatışmanın olduğu bölgeler İslam coğrafyası?

-Neden işsizliğin en yüksek olduğu, adalet sisteminin en sıkıntılı olduğu ülkelerin başında İslam ülkeleri geliyor?

Bu tablo bizlere hiç ama hiç yakışmıyor! İnsan var, imkan var, kaynak var fakat neden ilerleyemiyoruz?

Bunları derinlemesine sorgulamak ve bu problemlerin çözümüne hep birlikte odaklanmak mecburiyetindeyiz.

-Çünkü evini, yurdunu terk etmek zorunda kalan yüzbinlerce masum insana karşı sorumluluklarımız var! Bombalar altında can veren emzikli bebeklere karşı sorumluluklarımız var!

-Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu, delir de Adl-i İlahi Ömer’den sorar onu” diyen bir inancın mensupları olarak, Akdeniz'de can veren kadınlara-çocuklara, hayatının baharındaki gençlere karşı sorumluluklarımız var. 

Çözüm Önerilerimiz

Kıymetli katılımcılar, değerli misafirler;

Tüm olumsuzluklara rağmen asla karamsar değiliz.

Biz hiç umudumuzu kaybetmedik ve hiçbir zaman da kaybetmeyeceğiz!

Erbakan Hocamız, bundan 25 yıl önce bu salonda, hangi inanç ve kararlılıkla D-8’lerin kuruluşuna öncülük ettiyse; bizler de aynı inanç ve kararlılıkla umudumuzu zinde tutuyoruz.

Çünkü çare bellidir, reçete bellidir.

- Kendi benliklerimizi elbette koruyacağız ama bölgeciliği, kavmiyetçiliği bir kenara bırakıp; yeniden kardeşliği esas alacağız.

-Her türlü taassuptan kurtulacağız.

-Ehliyet ve liyakata önem vereceğiz.

-Gösterişi değil sadeliği, israf ve şatafatı değil tevazuyu esas alacağız.

-İhtilaflarımızı değil ittifaklarımızı ön plana çıkaracağız.

- Coğrafyamız üzerinde oynanan sömürgeleştirme politikalarına ve entrikalara karşı ortak stratejiler üreteceğiz.

-El birliği ve iş birliği ile katma değer üreten sanayi ve teknolojiye ayak uyduracağız.

-Gelinen noktada ekonomik ve teknolojik kalkınmayı, her İslâm ülkesinin en öncelikli meselesi haline getireceğiz.

-Ekonomik, teknolojik, siyasi ve askeri alanlarda ortak ve güçlü müesseseler oluşturacağız.

- Aramızdaki ticareti güçlendirecek, bu ticareti önce kendi para birimlerimiz, sonra da ortak paramız üzerinden gerçekleştireceğiz. 

-Ülkelerimiz arasında bilim, kültür, teknoloji paylaşımını geliştirecek, öğrenci değişim programlarını genişleteceğiz.

-Kaynaklarımızı doğru ve yerinde kullanacağız.

-Yeraltı ve yer üstü zenginliklerimizi, partilerimizin, ailelerimizin, hanedanların zenginleşmesine değil ülkelerimizin refah ve kalkınması için kullanacağız.

-Dünyanın en verimli toprakları İslam coğrafyasındadır. Tarım ve hayvancılığı günün koşullarına göre ele alacak, bu konuyu her birimiz "stratejik" bir konu olarak değerlendirecek ve buna göre politikalar geliştireceğiz.

25 Yıl Önce Toprağa Atılan Tohum Yeniden Yeşerecektir

Değerli hazirûn; bir kez daha söylüyorum; birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.

Hep birlikte önce ülkelerimizi kalkındıracak, sonra bütün insanlığın huzur ve saadet bulduğu "Yeni ve Adil bir Dünya'yı" inşa edeceğiz.

İşte D-8’ler bu inancın ve bu hedefin ilk adımıdır.

Toprağa tam çeyrek asır önce atılmış ilk tohumdur ve bu tohum yeniden yeşerecektir.

Biz buna yürekten inanıyor ve bu inançla bugün bu kararlılığımız bir kez daha yineliyoruz. 

Hepimizin bu anlamda sorumluluklarımızı kuşanmasının artık bir tercih değil zorunluluk olduğunu da bir kez daha hatırlatıyorum.

Bugünkü toplantımızın ülkelerimize, İslam coğrafyasına ve tüm yeryüzüne hayırlar getirmesini, barışa ve huzura vesile olmasını temenni ediyor, katılımınız için sizlere bir kez daha teşekkür ediyorum.

Her zaman ifade ettiğimiz gibi; "Zafer inananlarındır ve zafer yakındır."

Allah'a emanet olunuz, hayırlı günler diliyorum."