MİLLETİMİZ ARTIK YENİ BİR BAŞLANGIÇ İSTİYOR

01.9.2022

MİLLETİMİZ ARTIK YENİ BİR BAŞLANGIÇ İSTİYOR

Genel Başkan Yardımcımız Şerafettin Kılıç basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. 


"Değerli basın mensupları, ekranları başında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımız; hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. İlginiz için teşekkür ediyor ve ülke gündemini değerlendireceğimiz basın toplantımıza başlıyorum.
 
Ülkemizde uzun süredir büyük bir yönetilmezlik krizi yaşanıyor. Çünkü iktidar; ekonomi dâhil, ülkenin temel sorunları konusunda çözüm kabiliyetini tümden yitirmiş bulunuyor.
 
Cumhuriyet tarihinin en büyük kitlesel fakirleşmesiyle yüz yüzeyiz. Uygulanan her bir politikadaki yanlışın, yapılan her bir hatadaki ısrarın bedeli; milyonlarca insanın emeğinin ve rızkının erimesi sonucunu doğurdu. 
 
Türkiye keskin bir hatla adeta ikiye ayrılmış durumda.. Bir yanda yoksulluk, açlık, sefalet içinde yaşayanlar.. Diğer yanda lüks, şatafat, bolluk içinde sefa sürenler.. Bir tarafta korkunç enflasyonun teğet geçtiği mutlu azınlık.. Diğer tarafta enflasyonun altında nefes alamayan milyonlarca halk..
 
Ülkemizdeki gelir dağılımında muazzam boyutlarda bir uçurum yaşanıyor. 
 
AK Parti 2001 yılında açıkladığı Parti Programında iktidara geldiklerinde “Gelir dağılımındaki uçurumu ortadan kaldıracağız, böylece tüm halkımızın refah seviyesini yükselteceğiz” diyordu.
 
Sonuç ise, ülke tarihinde görülmemiş bir gelir dağılımı adaletsizliği oldu.
 
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için vaat neydi? Ülkemiz dünyanın en iyi 10 ekonomisi arasına girecekti, ekonomimiz uçacaktı. Ama gerçek bunların tam tersi oldu. Halkın büyük bir çoğunluğu için derin bir yoksulluk, can yakan bir hayat pahalılığı ve kronik bir işsizlik..
 
Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan 2022 başında yaptığı açıklamalarda enflasyonda, faizde ve dolar kurunda düşüş yaşanacağını söyledi, ancak ortaya çıkan tablo tam tersi oldu.
 
18 Ocak 2022 tarihinde yaptığı konuşmada kurun düşeceğini ve 2022’nin en parlak yılımız olacağını söyledi. Ancak yıla 13 lira seviyesinden başlayan dolar kuru, 18 lirayı aştı. Halkımız için 2022 yılı da vaat edildiği gibi parlak değil, kapkara geçti.
 
Yine 15 Ocak 2022’de Amerika ve Avrupa’da enflasyonun felaket olduğunu, gelişmiş ülkelerin enflasyon konusunda ipin ucunu kaçırdıklarını, Türkiye’nin ise güvenle yoluna devam ettiğini söyledi. Ancak Türkiye, G20 ülkeleri ve Avrupa ülkeleri arasında en yüksek enflasyona sahip ülke oldu. Yüzde 80’lik enflasyon ile Türkiye, dünya genelinde en yüksek enflasyona sahip altıncı ülke konumunda bulunuyor. 
 
29 Ocak’ta “Faizi indireceğiz ve indiriyoruz.” dedi. Ancak her fırsatta Nas diyerek faize savaş açmış gibi görünenlerin ödediği faize baktığımızda ise, öyle böyle rakamlar ödemediklerini görüyoruz. 2021 Ocak-Temmuz arasında 114 milyar TL faiz ödenirken, bu yıl aynı dönemde 151 milyar TL ödenmiş. Geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 45 daha fazla faiz ödemesi yapılmış. Bu faizler kimden alınıyor? Vatandaşın cebinden ve kursağından.. İktidar faiz söylemleriyle muhafazakâr kitlelere mesaj vermeye çalışıyor ama garip biçimde bu dönemde faiz kurumları olan bankalar altın devrini yaşıyor.
 
Halk yoksulluktan kıvranırken iktidardakilerin duyarsızca lüks ve şatafat içinde yaşaması.. Kamu ihalelerinin ve kaynaklarının dar bir çevre arasında paylaşılması.. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bu düzen.. Bunlar Ak Parti iktidarının alametifarikaları olabilir ama bizim içimize sinmiyor, sinmeyecek. 
 
Türkiye üretmeyi unuttu üretmeyi! Bunun en acı örneğini tarımda görüyoruz. Kayıtlı çiftçi sayısı ve ekili arazi miktarı dramatik şekilde düştü. Ülkenin tarım ve sanayideki dış bağını koparmadan, üretici kesimlere gerekli destekler verilmeden ne bu fiyatlar düşer, ne de ülke kalkınır. Fiyatların düşmemesi demek de, halkımız için hayatın bu kış daha da zor geçeceğini gösteriyor. 
 
Enflasyonun yükseldiği ülkelerde ekonomiden sorumlu bakanlar utancından sokağa çıkamıyor. Yüksek enflasyon bakanları koltuğundan ediyor, istifa ettiriyor. Daha iki ay evvel Arjantin’de enflasyon yüzde 60’ı aştığı ve parası aşırı değer kaybettiği için Ekonomi Bakanı Martin Guzman halktan özür dileyerek istifa etti. 
 
Yabancı ülkelerde bakanların, yöneticilerin hataları örtbas edilmiyor, görmezden gelinmiyor, hiçbirşey olmamış gibi davranılmıyor. Bir başarısızlık yaşandığında, yaptıkları hatalar ortaya çıktığında utanıyorlar, sorumluklarını kabul ederek istifa ediyorlar. Örnekler arasında; devletin kendisine zimmetlediği telefonla tatile gitmesinin ardından gelen tepkiler üzerine istifa eden Norveçli Bakan da var..  Evinde çalışan dadının sigortasız çalıştığı ortaya çıkınca özür dileyip sadece bakanlıktan değil, aynı zamanda milletvekilliğinden istifa eden İsveçli Bakan da var.. Yaşanan tekne faciası sonucunda 15 turistin hayatını kaybetmesinin ardından istifa eden Makedonyalı Bakan da var. Bunlar gibi çok sayıda örnek var. 
 
Bir de ülkemize bakalım. 20 yıldır aralıksız iktidarda olan AK Parti döneminde bunlara benzer olaylar hiç mi olmadı? Elbette oldu, hem de daha fazlası oldu. Kim sorumluluk aldı peki? Kim istifa etti? 
 
Dolayısıyla Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin "Ben yüzde 80 enflasyonla sokağa çıkabiliyorum” demesini garipsememiz lazımken garipsemiyoruz. Siz enflasyon yüzde 80 değil, yüzde 180’e çıksa bile sokağa çıkarsınız. Televizyon kanallarında dolaşırsınız. Karşınızdaki sunuculara gözlerinizin ne kadar parladığını göstermeye çalışırsınız.
 
Yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkıyor. Her yanı iktidarla ilişkili rüşvet trafiği, yolsuzluk, kumpas çarkı ortaya dökülüyor. Ne iktidarın sesi soluğu çıkıyor, ne de yargıdan bir hareket geliyor. Bunlar herhangi bir araştırmaya tabi tutulmadan yok farz edilemez. Dava diye yola çıkanlar, kirlenmenin en kötüsüyle dibe vurdular. 
 
 
 
Değerli Arkadaşlar
 
Ak Parti, ‘70 milyonu kucaklama’ ilkesiyle yola çıktı, ama halkın yarısını ‘illet-zillet’ ve de ‘terör yandaşı’ ilan ederek en büyük kutuplaşmayı yapıyor. 
 
‘Hukukun üstünlüğü’ diye yola çıktı, ancak yargı siyasallaşırken özgürlük ve demokrasi açığı da olabildiğince büyüdü. 
 
Dış politikada önce yüksek volümlü çıkışlar yapılıyor. Ardından zaman içinde ver elini tornistan..   
 
Bu dönem nasıl hatırlanacak? İktidar nasıl bir miras bırakıyor?
 
Yoksulluktan kıvranan bir halk, derinleşen ekonomik kriz, hukuksuzluklar, adaletsizlikler, yeri göğü kaplayan yolsuzluklar, üç beş maaş birden alan azınlıklar, yozlaşma, çürüme, ahlaki çöküntü, haksız zenginleşmeler, gelir adaletsizliği uçurumu, yargıdaki siyasallaşma, toplumu boğan korku iklimi…  Hangi birini sayalım! 
 
Eminim Türkiye’ye mikrofon uzatılsa, benim burada saydıklarımdan çok çok daha yakıcı feryatlar yükselir.
 
Milletimiz artık yeni bir başlangıç istiyor. 
 
İnsanımız artık yeni bir başlangıç istiyor. 
 
Biz Saadet Partisi olarak bu başlangıcın öncüsü olmaya talibiz. 
 
Ayrıcalıklı küçük bir zümrenin değil, bütün bir millet olarak insanca yaşamın gerçekleştiği adil bir düzeni kurmaya talibiz. 
 
Tecrübe, gelenek, liyakat, kurumsallaşma, bilgi, analiz, istişare kavramlarını yönetime hâkim kılmaya talibiz. 
 
Bu duygu ve düşüncelerle katılımınızdan dolayı teşekkür ediyor, hayırlı günler diliyorum."