ÇÖZÜM ANAYASAYI DEĞİŞTİRMEKLE DEĞİL ZİHNİYETİ DEĞİŞTİRMEKLE MÜMKÜN

15.11.2023

ÇÖZÜM ANAYASAYI DEĞİŞTİRMEKLE DEĞİL ZİHNİYETİ DEĞİŞTİRMEKLE MÜMKÜN

Genel Başkan Vekilimiz Sabri Tekir, Saadet-Gelecek Grubu’nda yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Geçtiğimiz hafta sonu Almanya’da Saadet Avrupa teşkilatlarının 10. Kuruluş yıl dönümüne katıldıklarını belirten Tekir, “Toplantıya Avrupa’nın birçok farklı ülkesinden ve onlarca bölgeden binlerce vatandaşımız katıldı. Avrupa teşkilatlarımız bir taraftan büyük bir gayretle çalışmalarını sürdürürken, diğer taraftan da gözleri kulakları burada; dikkatle Meclis Grubumuzun çalışmalarını takip etmektedirler.” dedi.

Anayasa Hiçe Sayılıyor

Hem 81 ilimizden vatandaşlarımız tarafından hem de dünyanın her yerinden çalışmalarımızın büyük bir dikkatle takip edildiğini dile getiren Tekir, şunları söyledi:

“Yanlışlara karşı itiraz edişimizle, doğruları gösterişimizle, problemlere dair çözüm önerilerimizle Saadet-Gelecek Grubu farkını hissettirdik, hissettirmeye de devam edeceğiz. İktidarın nicel çoğunluğuna karşı, çalışmalarımızın niteliğiyle bu farkı açmaya da devam edeceğiz. Adalet, ekonomi ve dış politika; özellikle bu üç başlıkta yoğunlaşıyoruz. Zira Anayasa hiçe sayılıyor, kontrollü ve kasıtlı krizler çıkartılarak yeni Anayasa tartışmaları temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp gündeme sürülüyor. Ekonomide vatandaşlarımızın derdine derman olacak adımlar bir türlü atılmıyor. Dış politikada sadece algılarla sözde ‘büyük devlet’ imajı çiziliyor; ancak 40 gün geçmesine rağmen İsrail karşısında somut tek bir adım atılmadı. Bunlar 3 temel başlık; ancak diğer sahalarda da durum çok farklı değil; KYK yurtlarında yaşanan asansör kazalarına her gün bir yenisi ekleniyor.

Çözüm Anayasa’yı Değil Zihniyeti Değiştirmekle Mümkün

Bu kadar basit bir konunun dahi bir türlü çözüme kavuşturulmaması, nasıl büyük bir becerisizlikle karşı karşıya kaldığımızı göstermesi açısından ibretliktir. Buradan açıkça söylüyoruz; milletin derdi bizim derdimizdir. İnsanımızın gündemi ne ise; bizim gündemimiz de odur! Öyle bayatlamış senaryolarla, kurumlar arası göstermelik tartışmalarla, milletimizi bir kez daha oyalayabileceklerini sananlar yanılıyorlar! Zira artık bu çatı altında Saadet-Gelecek Grubu var! 2010 öncesinde biz bu tartışmaları çok gördük, sonuçta referandumla birçok değişiklik yapıldı. Ardından yine yıllar boyunca benzer tartışmalara, krizlere şahit olduk. Dün çözüm diye getirdiklerinin, bugün problemin kendisi haline geldiği onlarca örnek var. Çünkü sorun yasalarda değil, yasalara uymayanlarda!

Çünkü çözüm Anayasa’yı değiştirmekle değil, anlayışı ve zihniyeti değiştirmekle mümkün!

Riyad’dan Gazzeli Çocukların Yüzünü Güldürecek Tek Bir Sonuç Çıktı mı?

Tıpkı sorunun kendisinin İslam İşbirliği Teşkilatı’nda değil, zirveye katılan iktidar sahiplerinin anlayışında olduğu gibi… Allah aşkına; o 27. madde hangi mantıkla yazıldı ve nasıl olur da hiçbiriniz buna itiraz etmez? Nasıl olur da direnişin bel kemiği Hamas’ı yok sayabilirsiniz? Nasıl olur da bu kadar lider bir araya gelip, sadece kınayıp, sadece bildiri yayınlayıp dağılır? ‘Çıkarlarınızı ve iktidarınızı korumak istiyorsanız; sessiz kalın!’ diyen adamdan bu kadar mı korkuyorsunuz! Onlarca uçakla, yüzlerce araçla, binlerce kişiyle gittiğiniz Riyad’dan Gazzeli çocukların yüzünü güldürecek tek bir sonuç çıktı mı?

Adıyaman’da Gazze için düzenlenen kermese katılan 80 yaşındaki depremzede Hatice Saygı’nın, Kürtçe; ‘Ey İsrail anlamıyor musun? Sen devlet değilsin! Eğer sen devlet olsaydın çocuklarla, kadınlarla, yaşlılarla savaşmazdın. Sen örgütsün! Sen çetesin! Biz varımızı yoğumuzu Filistin’e yollayacağız’ diyerek, cebindekileri son kuruşuna kadar verişi; sizin yayınladığınız o bildiriden çok daha etkili ve kıymetlidir! O bildiriyi yayınlamak yerine, Adıyamanlı Hatice Saygı’nın bu konuşmasını dünya kamuoyuna izletip, bu cümlelerin altına imza atsaydınız; emin olun çok daha büyük bir iş yapmış olurdunuz! Bakın tekrar söylüyorum, bu ateş herkesi yakar! Mazlumların âhı, zalimleri ve susarak bu zulme ortak olan herkesi muhakkak tutar, perişan eder! Biz size defalarca; ‘ABD ve İngiltere bölgeye savaş gemilerini gönderirken; siz niye göndermiyorsunuz?’ diye sorduk. Meğer siz de gemilerinizi gönderiyormuşsunuz! Fakat Filistin’e değil İsrail’e! Ama savaş gemilerini değil ticaret gemilerini! Limanlarımızdan her gün gemilerle İsrail’e sevkiyat yapılmaya devam ediliyor. Barut ve çelik gibi silah yapımında kullanılacak malzemeler dahil, akaryakıt ve gıda ne ararsanız var! Öyle ki İsrail’e ihracatta Türkiye, 3. sırada yer alıyor. Vatandaş boykot ederken, bunlar ticaret hacimlerini katlamaya devam ediyor. Ev hanımlarımızın alışveriş yaparken bunların ürünlerini almamak için gösterdiği hassasiyetin binde birini, iktidarda bulunanlar göstermiş olsaydı; İsrail bu denli haddi aşamazdı!

Gazze Ne Kadar Güvende ise Ankara da O Kadar Güvendedir!

Defalarca kez ‘kırmızı çizgimizdir’ dedikleri Filistin konusundaki duruşları işte budur! Kendilerine eğer sizin kırmızı çizginizdeki duruşunuz buysa; diğer tonlardaki çizgilerinizde vay geldi halimize demekten kendimi alamıyorum. Büyük İsrail Planı dahilinde etrafımız adım adım kuşatılırken nasıl bu kadar duyarsız kalınıyor, hakikaten anlamakta zorlanıyorum. Her gün onlarca bebeği ve çocuğu katledenleri sadece kınamak, sizin vicdanlarınızı nasıl teskin ediyor; hakikaten bunu bizim aklımız, havsalamız almıyor! Yapabileceğiniz onlarca şey varken; sadece kuru, yavan bildiriler yayınlamakla nasıl yetiniyorsunuz; pes doğrusu! Ama herkes bilsin ki; biz bize düşen ne varsa yapmaya devam edeceğiz! Tekrar ifade ediyoruz, herkes duysun ki; Kudüs’ün doğusu da batısı da Filistinlilerindir! Altını çizerek bir kere daha ifade ediyorum, herkes artık anlasın ki; Gazze ne kadar güvende ise Ankara da işte ancak o kadar güvendedir!

Üretime Dönük Yatırımları Öncelemezseniz; Etkili Bir Boykot Uygulayamazsınız!

Her daim söylüyoruz; adalet eğitimden, dış politika ekonomiden, sağlık tarım ve hayvancılıktan bağımsız ele alınamaz! Bugün dış politikada bu denli tutarsız hareket ediliyor, bu denli pasif kalınıyorsa; 20 küsur yıldan beri uygulanan yanlış politikaların sonuçlarıdır. Siz üretime dönük yatırımları öncelemezseniz; etkili bir boykot uygulayamazsınız! Siz kaynaklarınızı çarçur ederseniz; 3-5 milyar dolar bulacağız diye gıkınızı bile çıkaramazsınız! Siz gençlerinize nitelikli bir eğitim fırsatı sunup, ardından da alın terinin karşılıklarını alacakları istihdam sahaları oluşturmazsanız; olan biteni sadece seyredersiniz! Genç işsizlik oranı, kaç yıldır %20’nin altına düşmüyor. Bugün yaklaşık 5,5 milyon gencimiz KYK borcunu ödeme gayreti içinde ve 300 binin üzerinde genç borcunu ödeyemediği için icralık durumda. 84 milyonluk ülkemizde 40 milyona yakın kişinin bankalara kredi borcu var ve kişi başına düşen ortalama kredi borcu miktarı, 55 bin TL düzeyinde.

5 Bin Liralık İkramiyeyi, 150 Bin Liralık Krediyi Büyük Bir Müjde Olarak Takdim Ediyorlar

TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre insanımızın %33’ü yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında yaşıyor. Yani her üç kişiden biri! Açlık ve yoksulluk sınırı ile çalışanların gelirleri arasındaki makas her geçen gün açılıyor. Bu şartlar altında; emeklilere sadece 5 bin liralık ikramiyeyi, evlenecek gençlere de 150 bin liralık krediyi büyük bir müjde olarak takdim edebiliyorlar. Geçmişte de ‘İşsizlik Fonu’ adı altında bir fon oluşturuldu. Sonra öğrendik ki, bu fondan işsizlerden çok, işverenler istifade etmişler. Bugün de ‘Aile ve Gençlik Fonu’ndan söz ediliyor. Temennimiz, aile kurumunun güçlendirilmesi için ve gençlerimizin bir nebze de olsa nefes almasına vesile olacak şekilde kullanılır. Ancak 22 yıldır yanlış politikalar nedeniyle bozulan toplumsal ve ekonomik yapı, böyle küçük meblağlar bağışlanarak düzelebilir mi; çok zor! Zira veriler şunu açıkça göstermektedir ki; son 20 yılda evlenme oranları %20 düşerken, boşanma oranları % 47 artmıştır. Maalesef neredeyse iki evlilikten birisi boşanma ile neticelenir hale geldi! 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızı, bugün 1,7’ye kadar düşmüş durumda. Ahlaki ve manevi değerlerin ihmal edilmesi ile ekonomideki çöküş; ne yazık ki bu sonuçları ortaya çıkarmaktadır. Buralarda yapılan yanlışları düzeltmeden, yuva kurmaları için gençlerimize 150 bin liralık kredi teklif etmek; komiktir, ciddiyetsizliktir. Tıpkı 7 bin 500 lirayla geçinmeye çalışan emeklilerimize sadece 5 bin liralık bir ikramiye verip, on binlerce emeklimizin de bundan dahi mahrum bırakılması gibi. Aylarca tartışıldı, defalarca kez teklifte bulunduk, Cumhurbaşkanı başka, bakanların her biri, iktidar partisinin yöneticileri başka başka açıklamalar yaptılar. Çıkan sonuç işte bu! On binlerce emeklimizin yararlanamadığı 5 bin liralık bir ikramiye! Tabiri caizse; ‘dağ, fare doğurdu’ derler ya! Bu kez dağ, fare bile doğuramadı! İktidar, bir kez daha on binlerce vatandaşımızı günlerce oyaladıktan sonra, hiçbir yaraya merhem olmayacak bir adım atmıştır.

Vatandaşın Derdini, Meclis Kürsüsünden Bizler Haykırmalıyız!

İşte bu gerçekleri milletimize iyi anlatmak mecburiyetindeyiz. Vatandaşın derdini, Meclis kürsüsünden bizler haykırmalıyız! İktidar, attığı her bir yanlış adımın karşısına dikileceğimizi bilmelidir. Saadet-Gelecek Grubu olarak, itiraz ettiklerimiz ve teklif ettiklerimizle ülkemizin problemlerine çözüm üretmeye, insanımızın beklentilerine yanıt vermeye devam edeceğiz. Varsın birileri eskimiş konuları yeni ambalajlarla sürekli gündeme getirmeye çalışsın; bizim gündemimiz geçinemeyen aileler, iş bulamayan gençler, kirasını ödeyemeyen insanlarımızdır. Varsın birileri ‘-mış’ gibi yapmaya devam etsin; biz somut adımlar atmaya devam edelim. Varsın birileri İsrail’in zulmü karşısında sessiz kalarak, bu vebale ortak olmaya devam etsin; biz mazlumlar için haykırmaya devam edelim! Varsın iktidar sahipleri işbirlikçi tutumlarını devam ettirsin; biz vicdan sahibi insanlarla birlikte Gazzeli çocukların yardımına koşalım! Herkes kendine yakışanı yapar! Herkes kendine yakıştırdığı sözü söyler.

Onlar kendilerine yakışanı yapmaya devam etsin, biz bize yakışanı kararlılıkla yapmaya devam edelim. Herkes attığı ve atmadığı adımın hesabını verecektir! Biz atacağımız adımların ve atmamız gerekirken atmadığımız her bir adımın hesabını vereceğimizin bilincinde olarak; muhalefette bulunmanın sorumluluğunu bihakkın yerine getirmeye devam edeceğiz.”