Genel Başkan 9. Olağan Kongre Konuşması
25.11.2024
Genel Başkan 9. Olağan Kongre Konuşması
Muhterem Divan,
Muhterem Delegeler,
Yurtiçinden ve yurtdışından bu tarihi kongremize teşrif eden aziz misafirler,
Siyasi partilerimizin ve basınımızın değerli temsilcileri hoş geldiniz.
Türkiye’nin dört bir yanında koşup gelerek, bu salonu muazzam bir coşku ve büyük bir heyecan ile dolduran davamızın fedakâr mensupları hoş geldiniz.
Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünyanın kurulması için gece gündüz çalışan hanım kardeşlerim,
Gelecek baharların müjdesi, geleceğimizin teminatı genç kardeşlerim hoş geldiniz.
BUGÜN 24 KASIM
24 Kasım Öğretmenler Günü. Elbette böyle bir günde öğretmenlerimizi anmadan konuşmamıza başlayamayız.
Malumunuz bende bir öğretmen çocuğuyum, bende eğitimci bir aileden geliyorum. Babam, amcam, kuzenlerimin çoğu öğretmen.
Bir öğretmen çocuğu olarak öğretmenlerimizin yaptığı fedakarlıkları en iyi bilenlerden biriyim. Bir ülkenin itibarı saraylarla değil eğitime ve öğretmenlerine verdiği değerle ölçülür. Karşı karşıya bulundukları bütün olumsuzluklara, haksızlıklara, ücret adaletsizliklerine, mülakat kifayetsizliklerine rağmen, bu vesile ile, geleceğimizi inşa etme konusunda büyük bir özveriyle çocuklarımıza rehber, bizlere umut olan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum.
DAVA ÖNCÜLERİNE RAHMET
Yine, konuşmama başlarken bu davanın bugünlere gelmesinde büyük emekleri olan, bundan yarım yüz yıl önce ilk tohumları atan, ilk fidanları diken kurucu liderimiz, Necmettin Erbakan Hocamız başta olmak üzere, kıymetli büyüklerimizi, anmadan geçemeyiz.
Onlar ki takatlerinin sonuna kadar mücadele etmenin timsali oldular.
Onlar ki: azmin, ahde vefanın destanlaşmış birer örnekleri oldular.
Onlar ki; onurlu ve şerefli bir mücadeleyi ortaya koyarak bu dünya imtihanını tamamladılar.
Bu vesileyle Süleyman Arif Emre’yi, Ahmet Tekdal’ı, Oğuzhan Asiltürk’ü, Şevket Kazan’ı, Fehim Adak’ı, Bahri Zengin’i, Ali Oğuz’u, Ahmet Derin’i, Oya Akgönenç Hanımefendiyi, Ali Soylu’yu, Metin Yüksel’i, Adnan Demirtürk’ü, , ve geçtiğimiz ay ebedi istirahatgahına uğurladığımız Recai Kutan ağabeyimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
Cenab-ı Allah mekanlarını cennet, makamlarını ali eylesin.
Bizleri cennetinden buluştursun inşallah.
AZİZ MİLLİ GÖRÜŞÇÜLER.
Tarihi bir dönemde tarihi bir kongre yapıyoruz.
Bugün, 9. Olağanüstü Büyük Kongremizi gerçekleştiriyoruz.
“Yaşanabilir Bir Türkiye”, “Yeniden Büyük Türkiye” ve “Adil Bir Dünya” yolunda yeni bir döneme, yeni bir başlangıca yeni bir şahlanışa adım atıyoruz.
55 yıllık bir mazinin birikimini, bugünün dinamizmiyle buluşturuyor, bir kez daha besmelemizi çekiyor, işe koyuluyoruz.
PEKİ YENİ BİR BAŞLANGICA HAZIR MISINIZ
Bundan tam 55 yıl önce: Milli görüş hareketi olarak nasıl ki;
Rahmetli Erbakan Hocamızın önderliğinde
- Maddi ve manevi kalkınma için,
- Yerli ve milli bir duruş için
- Tüketen değil üreten bir ekonomi için
- Zulmeden değil, adil bir düzen için yola koyulduysak
Bugünde aynı niyet, aynı azim ve aynı kararlılıkla yeniden yola çıkıyoruz.
Şimdi soruyorum:
HAZIR MISINIZ?
-Gençler, İkinci 50 yıl için şaha kalkmaya hazır mısınız!
-Hanım kardeşlerim yeni bir gelecek için anadoluyu ilmek ilmek dokumaya hazır mısınız!
“Eyy Yürekleri dağlar kadar büyük, azimleri kayalar kadar sağlam Milli Görüşçüler, Saadet Partililer”:
-Nesilden nesile, gelenekten geleceğe yeni bir başlangıca hazır mısınız?
-Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya’yı kurmak için hazır mısınız!
İnanıyorum ki, bu coşku, bu heyecan; hazır olduğunuzun işaretidir.
Allah sizlerden razı olsun
MNP-MSP-REFAH, FAZİLET, SAADET
Kıymetli dava kardeşlerim:
Şimdi sizin bu heyecanınızı azminizi görünce 55 yıl öncesine gittim.
Erbakan Hocamız siyasette ilk adımlarını atıyordu.
İlk partimiz Milli Nizam daha yeni kuruluyordu. MNP genel merkezi Ankara Kızılay’da küçücük bir daireden ibaretti.
Henüz 30’una merdiven dayamış genç bir delikanlı olarak ben de oradaydım. Bu küçücük dairede, sınırları aşan, yüreklere sığmayan nice büyük hayallere tanık oldum. Yaşanabilir bir Türkiye ve Yeniden Büyük Türkiye hedefimizin tohumları o küçücük dairede atıldı desem yanlış olmaz.
Lakin dönemin egemen güçleri 1 yıl dahi dayanamadılar, MNP’yi kapattılar.
Bunun üzerine, abilerimiz, Süleyman Arif EMRE başkanlığında 11 Ekim 1972 yılında Milli Selamet Partisi’ni kurdular.
Milli Selamet Partisi’nin Ankara Ayrancı caddesindeki dairesi Milli Nizam partisine göre biraz daha büyüktü.
Partimizi kapatanlar ne hayallerimize ne de ideallerimize engel koyamadılar.
Bendeniz de, askerlik görevimi tamamladıktan sonra MSP’de İstanbul Fatih İlçe Başkan Yardımcılığı görevini üstlendim.
Bilahare Sanayi Bakanlığı’nda aktif görev aldım ve 1977 genel seçimlerinde de MSP milletvekili olarak parlamentoya girdim.
80 darbesinde bu sefer MSP’yi kapattılar.
Böylece parlamento koltuğundan, Kirazlıdere tutukevine intikal ettik.
Mecliste de, hapishanede de oradaydım, bu onurlu mücadelede bu onurlu kadrolarla beraberdim.
Hapisten çıktık Refah’ı kurduk..
Refah’ı kapattılar, Fazilet’i kurduk.
Fazilet’i kapattılar Saadet’i kurduk.
Şimdi elhamdülillah Saadet Partisi ile yolumuza devam ediyoruz.
Evet, mekanlar değişti, makamlar değişti. adresler değişti;
Ama ne yolumuzdan, ne istikametimizden, ne de inancımızdan zerre kadar taviz vermedik.
Atımızı aldılar ama hamdolsun yolumuzu değiştiremediler.
Şundan emin olunuz Milli Nizam’ı kurarken hangi ruh ve heyecana sahipsek, bugün de, aynı azim, aynı kararlılık ve aynı heyecanla hedefe yürüyoruz.
Çünkü bizler partilerden herhangi bir parti değiliz.
Saadet Partisi konjonktüre göre yön değiştirenlerin değil, her şart altında hakkı savunanların partisidir.
Saadet Partisi ilk zorlukta veda edenlerin değil ahde vefa gösterenlerin partisidir.
Saraydaki Yusuf’a dost olmak kolay, asıl olan Kuyudaki Yusuf’a dost olabilmek, kuyudaki Yusuf’un yanında olabilmektir.
Saadet Partisi, sarayların şatafatına kananların değil kuyudaki Yusuf’a el uzatanların partisidir.
İnşaallah bu mücadelemiz yeryüzünde tek bir mazlum kalmayana kadar devam edecek.
Çünkü bizim her bir mensubumuzun, tek bir gayesi vardır; Bu aziz millete hizmet etmek ve böylece Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmaktır.
Cenab-ı Allah bizleri bu istikametten ayırmasın.
DEĞERLİ KARDEŞLERİM AZİZ MİLLİ GÖRÜŞÇÜLER.
Bugün Saadet Partisi Genel Başkanı olarak sizlere son kez hitap ediyorum.
Elbette bugünden sonra da, bir kardeşiniz olarak, ama en önemlisi, bu büyük hareketin bir neferi olarak, sizlerle kol kola, omuz omuza yürümeye devam edeceğim İnşaallah.
Çünkü, bizler bu davaya koltuk ile değil yürek ile bağlıyız.
Bugünkü konuşmamda siyasi değerlendirmelere fazlaca girecek değilim.
Ülkenin ekonomik meseleleriyle, dış politikasıyla ilgili uzun analizler yapacak değilim.
Zaten yeni Genel Başkan Adayımız bu konuda oldukça önemli değerlendirmeler yapacak camiamız adına, ülkemiz adına hepimize bir yol haritası çizecektir.
İSTİŞARE SÜRECİ
Ancak gelinen noktada süreçle ilgili bazı bilgileri sizlerle paylaşmak, özellikle istişare süreci ile ilgili sizlere bilgi vermek istiyorum.
Hepinizin bildiği gibi hem yaşım hem de giderek kronikleşen sağlık sorunlarım nedeniyle bu ulvi görevi hakkıyla yürütememenin endişesini bir süredir taşıyordum.
Ruhum, gönlüm Anadolu’yu hallaç pamuğu gibi atacak bir çalışma temposu isterken, bedenim buna izin vermiyor maalesef.
Bunu da aylar öncesinden hem sizlerle hem de kamuoyuyla bütün samimiyetimle paylaştım.
Bunun üzerine Milli Görüş’ün, Saadet Partimizin, prensip ve temayüllerine uygun bir şekilde bir istişare süreci başlattık.
Bu süreçte 3 binin üzerinde teşkilat mensubumuzla bazen birebir, bazen toplantılar yaparak bir araya geldik.
İlçe başkanlarımızla, il başkanlarımızla görüştük.
Delegelerimizle görüşüp kanaat ve düşüncelerini aldık.
Defalarca genel idare kurulu üyelerimizle, başkanlık divanımızla, yüksek istişare kurulumuzla değerlendirme toplantıları icra ettik.
Bütün bu süreci en şeffaf şekilde sizlerle, teşkilatımızla paylaştık.
Bu değerlendirmelerde genel başkan adayı olarak 83 ayrı kardeşimizin isminin yazıldığını gördük. Ben elhamdülillah dedim; Elhamdulillah biz ne büyük bir hareketiz. Ne büyük bir kadroyuz. Siyaset lider sıkıntısı çekiyor denilen bir dönemde, bizim teşkilatımız onlarca kardeşini Genel Başkanlığa layık görüyor. Şüphesiz bu çok büyük bir zenginlik.
Ama genel başkanlık için sadece bir isim lazım. Bir tane Genel Başkan belirlememiz gerekiyor. Bu isimler yine yapılan istişareler neticesinde birinci aşamada 5’e düşürüldü ve bu kardeşlerimiz üzerinden bir istişare süreci daha yürütüldü.
Ve nihayetinde hepinizin yakından tanıdığı Genel Başkan Vekilimiz, Kayseri Milletvekilimiz Mahmut Arıkan kardeşimizin isminin tavsiye edilmesinde mutabık kalındı.
Gençliği, dinamizmi, birikimi, samimiyeti teşkilat geçmişiyle partimizi çok daha ileri noktalara taşıyacak, bundan hiç şüphemiz yok.
Hani çekirdekten yetişme denir ya, öyle bir kardeşimiz. Öğrenciliğinde MGV’de; AGD’de görev almış. Sandık müşahitliğinden başlayıp ilçe başkanlığı, il başkanlığı yapmış partimizin hemen her kademesinde vazife almış bir kardeşimiz.
İnşallah Mahmut Arıkan kardeşimiz bugünden itibaren de Genel Başkanımız olarak hem partimiz, hem de ülkemiz ve milletimiz için hayırlı hizmetlere, büyük hizmetlere imza atacak. Buna yürekten inanıyorum.
Kendisine huzurlarınızda teşekkür ediyor bundan sonraki çalışmalarında üstün muvaffakiyetler diliyorum.
TEŞEKKÜR VE HELALLEŞME
Kıymetli kardeşlerim. bu konuşma benim adıma bir teşekkür, bir de helalleşme konuşmasıdır.
Hepinizin bildiği gibi bundan tam 8 yıl önce, yine bu salonda bir kongre gerçekleştirmiş ve siz kıymetli delegelerimizin oylarıyla bu göreve, genel başkanlığa layık görülmüştüm.
Birçoğunuz hatırlayacaktır, bundan 8 Yıl önce genel başkanınız olarak teşekkür konuşması için bu kürsüye çıktığımda Nesimi’nin şu dörtlüklerini okumuştum:
“Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabi, Farisi bilmem, dile minnet eylemem
Sıratı müstakim üzre gözetirim rahimi
Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem
Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Hüda’dır kula minnet eylemem”
Aziz Milli Görüşçüler, kıymetli dava arkadaşlarım;
Mükemmel bir genel başkandım demiyorum. Muhteşem işler yaptım demiyorum. Ama genel başkanlığınızı yaptığım bu sürede hiçbir zaman “zalimin talim ettiği yola minnet etmedim. ”
Siyasi ikbal için, makam için, mevki için, oy için, koltuk için kula minnet eylemedim.
Kınayanların kınamasından korkup hakikati dile getirmekten çekinmedim.
Evet; Netenyahu ile el sıkışmakta beis görmeyenler, Sayın Kılıçdaroğlu ile el sıkıştık diye bize demediklerini bırakmadılar.
Perez’i Meclis’te alkışlatıp, Herzog’u saray’da ağırlayanlar bu ülkenin altı partisi millet için bir araya geldi diye bize demediklerini bırakmadılar.
Beyaz Saray’da oval masada Trump ile Biden ile buluşanlar biz 6’lı masada buluştuk diye bize demediklerini bırakmadılar.
Bitmedi…
Washington’u, New York’u kendilerine mesken tutanlar bize İrancı demeye kalktılar.
BOP eş başkanlığı yapmakta beis görmeyenler, İslam birliği dedik diye bizi hayalcilikle suçladılar.
Bitmedi….
Irak bölünmesin parçalanmasın emperyalist hesapların kurbanı olmasın diye uğraştık; Irak’taki Amerikan askerleri için dua edenler döndüler bize bunlar Saddamcı dediler.
Libya’da aynı oyunu sahnelediler. Yine uyardık. Yapmayın emperyalist oyunlara figüranlık etmeyin dedik. Kendi günahlarını, hatalarını örtmek için döndüler bize Kaddafici dediler.
Suriye bölünmesin, parçalanmasın diye uğraştık. Şam’a gittik. Bir İslam ülkesi daha kana bulanmasın diye çabaladık. Esad’a kardeşim diyenler döndüler bize Bunlar Esedçi dediler.
Herkes bir şeyler söyledi. Ocu dediler, şucu dediler, bucu dediler..
Ama elhamdulillah hiçbir zaman yetim hakkı yiyorlar diyemediler.
Hiçbir zaman haksız ihale alıyor diyemediler.
Karanlık odalarda BOP projelerine eş başkanlık ediyorlar diyemediler.
Gazze’de masum çocuklar katledilirken, İsrail’e ticaret gemisi gönderiyorlar, diyemediler.
MUHTEREM DAVA ARKADAŞLARIM
İçinde bulunduğumuz Kasım ayının bir özelliği daha var.
Bildiğiniz gibi Ak Parti bundan 22 yıl önce 3 Kasım 2022 tarihinde iktidara gelmişti.
İktidara gelirken yaldızlı, parlak vaatlerde bulundular. En önemli vaatleri; Yolsuzluğu, Yoksulluğu ve Yasakları ortadan kaldırmaktı.
Güçlü bir Türkiye, Öncü bir Türkiye, Müreffeh bir Türkiye, Özgür bir Türkiye kuracaklardı.
Hiç kimse yüksek makamlarda 2-3 dönemden fazla kalmayacaktı.
PEKİ 22 YIL SONRA NE OLDU?
Makamdan vazgeçmeyi düşünmeyen bir lider var.
Maalesef gündemi, yolsuzluk ve yoksulluk olan bir Türkiye var.
En önemlisi gündemi yasaklar olan bir Türkiye var.
-Kutuplaşmış ve kamplara ayrılmış bir Türkiye var.
-Adaletten demokrasiye, tarımdan sanayiye, eğitimden dış politikaya, sürekli savrulan, sürekli geri giden bir Türkiye var.
-Olağanüstü halin olağan hale geldiği, baskı ve tahakkümün arttığı, farklı ve muhalif seslerin susturulduğu, kurumların yıpratıldığı bir Türkiye var.
-Adalet sistemi iflas etmiş, mağdurlar ordusu oluşturulmuş bir Türkiye var. .
-İltimas, adam kayırma, torpil ve partizanlığın sıradanlaştığı, israf ve yolsuzluğun had safhaya çıktığı bir Türkiye var.
-Ekranda “nas var” deyip hakikatte borç ve faiz batağına batırılmış bir Türkiye var.
-Gençlerin gelecekten ümidini kaybettiği, Yarınlara dair umutların tükendiği bir Türkiye var.
PEKİ BU SORUNLARI KİM ÇÖZECEK!
Bu kötü gidişata kim dur diyecek!
Samimi olarak inanıyorum ki, bu konuda sadece Saadet Partisi!
Samimi kanaatim bu sorunları Saadet Partisi dışında hiç kimsenin çözemeyeceğidir.
Maalesef israf yolsuzluk ekonomisi bütün imkanlarımızı, bütün kaynaklarımızı tüketti.
15 milyonun üzerinde emeklimiz açlık sınırının altında bir maaşa mahkum edilmiş durumda.
Milyonlarca asgari ücretli açlık sınırının altında bir maaşa bir ay çalışmak zorunda bırakılıyor.
Oysa açık söylüyorum israf ve yolsuzluğa giden kaynaklar insanımıza ve yatırıma ayrılsa Türkiye dünyanın en güçlü, en müreffeh, en kalkınmış ülkesi olur.
Cenab-ı Allah ülkemize her türlü imkânı, her türlü nimeti vermiş.
Bu ülkede kaynak sorunu yok, Sorun kaynakların doğru kullanılmamasında, imkanların adil paylaştırılmamasındadır.
Bu düzen bir avuç mutlu azınlığa hizmet ediyor.
Bir avuç zadeganı mutlu ediyor.
Emekliyi, asgari ücretliyi, esnafı, memuru, üreticiyi, çiftçiyi yük olarak görenlere sesleniyorum;
Bu ülkenin sırtındaki en büyük yük sizsiniz.
İnşaallah en kısa sürede ülke bu sizden kurtulacak, en kısa sürede bu haramileşmiş düzen yıkılacak.
Bugünü not alın.
24 Kasım 2024!
BUGÜN, BU KONGRE İKTİDARIN GİDİŞ SAADET PARTİSİNİN İSE İKTİDARA YÜRÜYÜŞ GÜNÜDÜR.
İnşaallah saadet partimiz bu kongremizin ardından yapacağı hamlelerle bir şahlanış sürecine girecek ve en kısa sürede iktidara gelecek.
Saadet Partisi; israf ve yolsuzluk düzenine son verecek.
Rüşvet, israf ve yolsuzluğa giden paralar milletimize ve üretime yönlendirilecek. Çalışana yüksek ücret, devlete yatırıma dönüşecek.
Üretim ve ihracak artacak.
Ekilmeyen arazi, hayvan otlamayan mera kalmayacak.
Dış politika da kararlı ve etkili bir yol benimseyeceğiz.
İsrail’e giden gemiler durdurulacak.
Miting değil icraat yapılacak.
İslam Birliği teşkilatı, Siyonizm’i ve İsrail’ sadece kınamak için değil, İsrail’in zulmünü yaptırımlarla durdurmak için toplanacak.
D8’ler aktif ve caydırıcı hale getirilecek.
MUHTEREM DAVA KARDEŞLERİM
Sözlerimi toparlıyorum.
Daha önce de dediğim yeni genel başkanımız şüphesiz bu meselelerle ilgili çok daha detaylı, çok daha kapsamlı değerlendirmelerde bulunacaktır.
Bu konuşma benim sizlere Genel Başkan sıfatıyla yaptığım son konuşmamdır.
Tekrar söylüyorum, mükemmel bir genel başkandım demiyorum.
Harika işler yaptım da demiyorum.
Ama inanıyorum ki, kalpleri elinde tutan Cenab-ı Allah’tır.
Bütün kalbimle söylüyorum ki, “Ne yaptıysam Allah rızası için yaptım, yapmaya çalıştım.”
Bu görevde eksikliklerim, hatalarım olmuştur. Hepimiz insanız. Ancak bilerek kimseyi incitmemeye, kimseye haksızlık etmemeye özen gösterdim.
Bu süre içinde gücüm yettiğince, dilim döndüğünce davamıza, partimize, ülkemize, milletimize hizmet etmeye çalıştım.
Milli Görüş’ün temel düsturlarından biri olan “Hayra Motor-Şerre Fren” olma adına elimden geleni yapmaya gayret ettim.
Şayet bilmeden ve istemeden sizlerden, ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizden, kalbini kırdığım insanlar olduysa, haklarını helal etmelerini istiyorum.
Hakkınızı helal edin.
Ben eğer üzerinizde bir nebze olsun hakkım varsa bütün haklarımı sizlere helal ediyorum.
DEĞERLİ KARDEŞLERİM…AZİZ MİLLİ GÖRÜŞÇÜLER
Son olarak ayrı ayrı hepinize bir teşekkür borçluyum.
Genel Başkanlığım boyunca bana her türlü desteği veren çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Başkanlık divanımıza, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza teşekkür ediyorum.
MİLKO mensuplarımıza, isimsiz kahramanlarımıza teşekkür ediyorum.
Elbette, “İman varsa imkân vardır” diyerek bütün zorluklara rağmen adeta tekeden süt çıkaran bütün
-İl başkanlarımıza,
-İlçe başkanlarımıza,
-Mahalle temsilcilerimize
-Sandık müşahitlerimize teşekkürü bir borç biliyorum.
Elbette en büyük teşekkürüm siz teşkilat mensuplarınadır.
Bütün samimiyetimle söylüyorum ki, Saadet Partisi teşkilatları bu ülkenin en özverili, en çalışkan ve en fedakâr insanlarıdır.
Kar demeden kış demeden, var demeden yok demeden koştunuz.
Gece demeden, gündüz demeden yollara düştünüz.
Hiçbir zaman mazeretlere sığınmadınız.
Her zaman bu ülkenin teminatı, sigortası, pusulası oldunuz.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın; sizler var olduğunuz sürece hep bir umut da olacak.
Çünkü sizler mazlumların, mağdurların;
Afrika’da açlıktan ölüme terk edilen çocukların umudusunuz.
Zulmün ve sömürünün değil, hakkın ve adaletin hakim olduğu bir dünyanın umudusunuz.
Gazze’deki masum çocukların fosfor bombalarına kurban gitmediği, kanlı pusularda can vermediği bir coğrafyanın umudusunuz.
Bu sebepledir ki, bu kapıdan başka bir kurtuluş kapısı yoktur, diyorum.
İnanıyorum ki şartlar ne olursa olsun, hiçbir Milli Görüşçü, Yeniden Büyük Türkiye’yi ve Adil Bir Dünya’yı kurma konusundaki iddia ve iradesinden asla vazgeçmeyecektir.
İşte bugün bu salonda gerçekleştirdiğimiz kongre bu irade ve kararlılığın göstergesidir.
DEĞERLİ KARDEŞLERİM
İnşallah bugün bir bayrak değişimi, bir nöbet değişimi gerçekleşecek.
İnşallah bu nöbeti devralacak Mahmut Arıkan bey kardeşimiz, geçmişin tecrübesini, gençliğin dinamizmiyle birleştirip önümüze yeni hedefler koyacak, yeni ufuklar açacak.
Ben bir kez daha hayırlı olsun dileklerimi sunuyor, bu ulvi görevde kendisine üstün başarılar diliyorum.
Ve huzurlarınızda söz veriyorum:
Bugünden itibaren, bütün enerjimle, bütün imkanımla, bütün zamanımla emrinizde olacağım.
Takatim bitene, son nefesime kadar verilen her görevi eksiksiz yerine getirmeye çalışacağım.
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun.
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.